Hep kendimden ve çocuklardan anlatıyorum. Bugün biraz değişiklik yapalım biraz da babalarından bahsedelim. Çevremdeki erkeklerden izlenimlerimi de katarak babaların anneler kadar çocuklarının eğitimi ile yakından ilgili olmadığını görüyorum. Eğitim sabır ister, özveri ister. Belki de bizler kadar sabırlı olmamaları da bunda etkendir. Mesela bizde ödev ve derslerle ilgili bütün kontroller bendedir. Eşim hemen olsun bitsin ister. Ama ben sabırla bütün soruları tek tek kontrol edip, yanlış yaptıklarının doğrusunu görmesini sağlıyor, o soruyu anlayana kadar bir başkasına geçmiyorum. Bir kere yaradılışları farklı diye düşünüyorum. Her konuya bayanlar daha detaycı erkeklerse daha genel yaklaşıyorlar. Eğitim üstün körü geçilecek bişey değildir. Titizlik ve detay ister. İşte o sebepten babamızı bu konudan muaf tutuyoruz :))
Erkeklerin içinde bitmek bilmeyen bir boğuşma isteği var. Eğer ki canları sıkılsın, yapacak bişey bulamasınlar haydi kapışmaya :) Onur bile kapışalım mı? diye kışkırtır hemen abisini. Hoş bu konuda kimsenin kışkırtılmaya ihtiyacı yok. Sanırım tüm erkekler içlerinde boğuşma, tepişme, kapışma iç güdüsüyle doğuyor :)) Ne anladıkları henüz çözebilmiş değilim. Çözebilen varsa insaniyet namına bana anlatsın :)) Evde boğuşma pozisyonları başladığı an "anneee!" diyen bağıranları mı ararsın, "abi beni kurtar" diye yardım isteyenleri mi ararsın :) Varın siz düşünün benim halimi...
Evet o da bende akşama kadar işte çalışıyor ve yoruluyoruz. Ama her ikimizi de evde başka bir hayat başka bir rol bekliyor. Herkes iş yerinde yaşadığı sorunları dışarıda bırakıp eve gelebiliyorsa o zaman sorun yok. Eğer ki gerginlik eve taşınıyorsa bir şekilde çocuklara tahammül sınırlarımız düşüyor ve gereksiz hoş olmayan sorunlar yaşıyoruz. İnsanız ve çoğu zaman sorunları kapı dışında bırakmayı başarsak da tek tük kapı eşiğinden içeri giriverdiği oluyor :) O zamandan mümkün olduğu kadar çocukların yanında sorunlardan bahsetmemek, aslında en doğrusu yetişkin meselelerinin hiç birisini çocukların yanında konuşmamak en doğrusu. Çünkü çocuklar bazen aile meselelerini olur olmaz yerde konuşmakta sakınca görmüyor.
Allah'tan çocuklar gibi babaları da kıpır kıpır da hareket konusunda sınır tanımıyorlar. Eğer ki havalar soğuksa koridor futbolundan baskete, turn-ball'dan saklambaca kadar her türlü hareketli spor dalı ev içinde itinayla yapılır. Hava sıcaksa babaları da dahil tüm ev ahalisini dışarı gönderip bir nebze de olsun dağılan evin toplama işi de bana kalıyor. Parka götürme, bisiklete binme, yürüyüş yapma, markete gitme işinini üçü birlikte yapıyor. Babalarıyla daha çok bedensel hareket gerektiren daha performansa dayalı vakit geçirirken, diğer etkinlikler için ben devreye giriyorum.
Benimle neler yaptıklarını zaten sürekli bloğumda paylaşıyorum. Hatta instagramda da hikaye bölümünü sıkça kullanıyorum dileyenler oradan da takip edebilir. Kitap okuyup, boya yapıyoruz, hamur oynayıp, kinetik kumla evleri kirletiyoruz :) hafıza kartları, mangala, öykü tamamlama, uno, dikkat oyunları (kutu oyunlarının ayrıntısına şuradan ve buradan ulaşabilirsiniz) oynuyoruz. Meraklı minik dergisinin içinden çıkan oyunlar da oldukça keyifli oluyor. Oynuyoruz da oynuyoruz anlayacağınız. Sanki ben sürekli onlarla oyun oynamak üzere tasarlanmışım gibi bir moda girdikleri doğrudur. Bu kadar oyunun içinde zaman zaman hala "benim canım sıkıldı" deyip beni çileden çıkardıkları da doğrudur. İşte hayat böyle akıp giderken onların büyüdüğünün farkına varmadan bizler yaşlanıyoruz... Ayyy pardon yaş alıyoruz diyecektim :D
Uzmanlara göre yapılan çalışmalarda; babalarıyla daha fazla vakit geçiren çocukların, daha sosyal olduğunu, kendilerine daha fazla güvendiğini, stresle daha kolay baş edip, daha az duygusal sorunlar yaşadığını, okulda daha başarılı bireyler olduğunu ve uzun yıllar eğitim aldığı tespit edilmiş. Bu sebeplerden ötürü babayla geçirilen vakitler, yapılan aktiviteler de çok büyük önem arz etmektedir. Bunu da buraya ekleyip, herkese aileleriyle birlikte geçirecekleri musmutlu, sağlıklı, huzurlu günler dilerim. Allah ağzınızın tadını bozmasın...