Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

28 Ekim 2016 Cuma

Görgü ve Nezaket Kuralları


Hepinizin de bildiği gibi eğitimin ilk basamağı ailedir. Eğitim ailede başlar. Ebeveynler olarak bizler çocuğumuzu en iyi şekilde yetiştirmek için çabalıyoruz. Herhangi bir kuralı öğretmek için belki de defalarca söylüyoruz. Çocuk yetiştirmek fazlasıyla emek ve sabır istiyor. Ama toplum önüne çıktığınızda işte bu benim çocuğum bunu ben yetiştirdim diyebilmek için, yüzünüzün de kara çıkmasını engellemek için bıkmadan usanmadan görgü kurallarını anlatıp, ta ki onlarda davranışa dönüşene kadar uğraşacağız.

Hani çocuğumuza aman çocuğum burnunu koluna silme peçete kullan deriz de hiç çekinmeden toplum içinde hunharca burnunu koluna siler ya işte bir annenin bittiği andır o an :)) Aaa çocuğum kaç kere dedim sana peçete kullan diye bir diyolog mahçup bir anne tavrıyla devam eder. Çocuklarımıza öğretmemiz gereken ev içi ve dış yaşam görgü kuralları diye ikiye ayıracak olursak ve biraz toparlayacak olursak şu şekilde özetleyebiliriz. 


Ev İçi Görgü Kuralları : 
Çocuğum!
* Bir şey isterken "lütfen" demeyi ve aldıktan sonra "teşekkür" etmeyi unutma.
* Ağzında yiyecek varken konuşma, yemek yerken ağzını şapırdatma.
* Hapşırırken, esnerken ve öksürürken ağzını kapatmayı unutma.
* Evimize gelen misafiri içtenlikle  karşıla ve kibar davran.
* Başkalarının yanında burnunu karıştırma.
* Burnunu çekme, peçete kullan.
* Yemek yerken masada oyuncak, tablet, telefon gibi ilgisiz eşyaları bulundurma.
* Büyükler konuşurken sözlerini kesme. Söyleyeceğin çok önemliyse önce "Afedersiniz" deyip konuşmak için izin iste.

Dış Yaşam Görgü Kuralları : 
Aman ha çocuğum,
* Sokakta yürürken birisine çarparsan "Affedersiniz" deyip özür dile.
* Senden fiziksel olarak farklı olan arkadaşlarınla asla alay etme ve onlara lakap takma.
* Çevrendeki insanlarla yardımlaşmayı bil. Birinden yardım almak veya birine yardım etmek çok güzel duygulardır.
* Çöpleri çöp kutusuna at. Gittiğin bir yerde asla arkanda çöp bırakma, çevreyi her zaman temiz tut.
* Çevrende olup bitenlere ve doğaya karşı her zaman duyarlı ol.
* "Nasılsın?" diye sorulduğunda aynı şekilde "İyiyim.Siz nasılsınız?" diye cevap ver.
* Sevmediğin, hoşlanmadığın ne varsa ulu orta söyleme. Her doğru her yerde söylenmez.
* Toplum içinde ve toplu taşıma araçlarında yüksek sesle konuşma.
* Büyüklerine karşı her zaman saygılı ol ve oturmaları için yer ver.


Az ve öz olarak bir çocuğa 3-4 yaşından itibaren bunları öğretmemiz gerekir. Canı istedi mi özür dilemeyi de biliyorlar, lütfen demeyi de... Yani aman daha küçük demeyin onları hafife almayın.

Esas önemli konu davranışlarımızla onlara iyi birer örnek olmalı, onların bizi sürekli izlediği unutmamalıyız. Ağzımızdan çıkan kelimeleri bile ince eleyip sık dokuyarak kullanmalıyız.

Sözün özü "ne ekerseniz onu biçersiniz..."
Devamını Oku »

7 Ekim 2016 Cuma

Kaliteli Zaman : Hem Çocuğa Hem Anneye


kaliteli zaman geçirme ile ilgili görsel sonucu

Koşturmayla başladığım günü dingin bir akşamla sonlandırmak en keyif aldığım konu. 6 buçuk gibi evde olan bir anne olarak yemek hazırlama ve toplama işinden sonra saat oluyor 8 - 8 buçuk. Bir taraftan Görkem'in ödevlerine bakıp diğer taraftan günün kritiğini yapıyoruz. Ne yapmış, ne öğrenmiş, günü nasıl geçmiş, kazandığı ödüllerin heyecanını paylaşmanın ardından saat 9 buçuk oluyor. 10'da yatakta olmazsa uykusunu alamıyor. Hafta içi onun benimle geçireceği saatlerde ben işte olduğum için maalesef bizde durum bu. Onur da akşama kadar kreşte olunca ben abisinin ödevlerine bakarken sıkılan taraf o oluyor. Onunla da babası ilgilense iyi tabi. Hangi baba akşama kadar çalışıp eşi söylemeden çocuklarla boğuşmanın dışında vakit geçirir bilemiyorum. Rahat vermeyip çemkirme moduna geçersem "çocukla ilgilenmiyorsun da ben nasıl yetişeyim de, yazık değil mi bu çocuğa diğeriyle ödevlere bakıyoruz bi oyun kurun da oynayın" tarzda bir serzenişten sonra 1-2 gün devam edip, diğer günler için güncelleme gerektiriyor. Ahh ahhh işte cennetin neden anaların ayakları altında olduğunu ispatlayan durum "analar çeker yükü"...

Hafta sonuna gelecek olursak anne bir taraftan ev işlerine yetişeyim derken, diğer taraftan çocuklarla zaman geçirmeye vakit ayırmak zorundadır. Peki bu anne dediğimiz varlığın kendi ihtiyaçları, ruhu yok mudur? Ya da ne biliyim yapmaktan zevk aldığı şeyler... Yahu anne olduysak ölelim mi yani? (Aslında bu yazı kitap okurken ara ara hissettiğim suçluluk duygusundan beslenerek ortaya çıkmıştır.) Çocuklar televizyon seyrederken ya da oyun oynarken ben de kitap okuyayım diyorum. İçimden bişeyler dürtüyor beni çocuklarla oyna, yaratıcı bişeyler çıkar ortaya, sen bir annesin onlar televizyon seyrederken senin bunu yapman doğru mu? Ha sürekli de televizyon seyrettikleri yok bu arada.

Belki de ilk çocuğumda kendimi çok hırpaladığım ve şu anda da bunu yapmadığım için hissettiğim bir duygu. İşten geldikten sonra aklına gelmedik etkinlikleri yapıp sürekli çocukla ilgilendiğim için şu an çocuklarla sanki hiç ilgilenmiyormuş gibi hissediyorum. Tek çocukla ilgilenmek kısmen daha kolay. Çocuklar arasındaki yaş farkı arttıkça hoşlandıkları oyunlarda farklılaşıyor. Her ikisiyle de ortak vakit geçiremeyince ayrı ayrı zaman ayırmak gerekiyor. Tüm gün çalışan bir annenin zaten kısıtlı olan vaktini bölmek demek annenin bitmesi demek. E bu kadıncağız bir de kendine vakit ayırayım derse mecburen uykudan feragat edecek.

Terzi kendi söküğünü dikemezmiş hesabıyla çok iyi bildiğim bazı konularda annelik duygusu öne geçip zihnimi bulandırıyor. Konuyu şöyle bir toparlayacak olursak; çocuklar anne - babalarının kendi dünyalarına aktif katılımına ihtiyaç duyarlar. Esasında birlikte geçirilen zamanı sadece oyunla kısıtlamak yanlış olur. Çocuğu dinlemek, anlamak, ihtiyaçlarını, sevinçlerini, üzüntülerini, kızgınlıklarını, kaygılarını anlamaya yönelik geçirilen zamandan bahsediyorum. Çocuk  kendisi için önemli olan herşeye anne-babasının da aynı ilgi ile katılımını bekler. İşte bu alışverişi sağlayarak geçirdiğimiz zamandır kaliteli olan.

Ebeveynin oyun oynaması, oyunun bir parçası olması veya oyuna aracılık edebilmesi çok önemlidir. Oyun hem çocuğun ihtiyacını karşılayan, hem de anne-babanın çocuğu yakından tanımasını ve takip etmesini sağlayan bir aktivite olduğundan kendinizi vererek oyun oynarsanız vaktin daha çabuk geçtiğini göreceksiniz. Çok değil yarım saatlik onlar için ayrılmış bir zaman hem onların kendilerini özel ve önemli hissetmelerine yardımcı olacak ve ruhlarını doyuracak hem de anne vicdan azabından kurtulacaktır. Böylece çocuk annenin bütün zamanının da ona ait olmadığını daha rahat anlayacaktır. Çocukların kendi başına oyun kurmalarını desteklemeli ve fırsat vermeliyiz çünkü bu onların hayal dünyasını beslemek adına önemli  bir adımdır. 

Annenin kaliteli zamanı mı? Başlıkta yazıyor mu? Yok öyle bir zaman dağılın :)) 
Devamını Oku »