Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

20 Mart 2015 Cuma

ONUR'UM 2 YAŞINDA

    
 Kuzumun doğum günü postunu yazalı 10 gün kadar oldu ama fotoğrafları toparlamak için hard diskten almak benim için baya ek bir zaman gerektirdiğinden bir türlü paylaşmak nasip olmadı. Çok şükür o boş zamanı gecenin bu saatinde bulabildim. Şükür kavuşturana :))
     Bloğum yeni olduğu için Onur ile ilgili kısa bir özet geçeyim istedim öncelikle :-)  
   Çalışan bir anne için 2 çocuğun fazla olduğunu düşünüyor olmama rağmen Görkem sürekli hiç bıkmadan usanmadan kardeş istiyordu. Erkek bir kardeşim olsun ben ona abilik yapıyım. Beraber oyun oynayalım. Hem top oynarız çok eğleniriz gibi kardeş hayallerini her gün anlatıyordu. Her gün yatmadan önce dua ediyordu. "Allah'ım lütfen annemin karnına bir bebek ver" sabahları da kalkıp anne karnında bebek var mı diye kontrol ediyordu. Ben dua ettim Allah çocukların duasını kabul eder değil mi? diye soruları artmaya başlamıştı. Hiiçç mi hiiççç kafamda olmayan 2. çocuk düşüncesini Görkem sayesinde artık bende düşünmeye başlamıştım.
    Neyse şükürler olsun yaradana Görkem'in dileği kabul oldu. Evet artık onun da bir kardeşi olacaktı. İlk 3 ay Görkem'e kardeşinin varlığından hiç bahsetmedik. 3 ayın sonunda cinsiyeti de belli olmuştu. Evet tam da Görkem'in dualarında istediği gibi bir erkek kardeşi olacaktı. Haberi duyduğunda havalara uçtu. Hayaller hayaller neler neler yapacaktı kardeşiyle :)


     Geriye kalan 6 ay boyunca bütün doktor kontrollerimizde Görkem doktorumuza kardeşinin ne kadar olduğunu sordu durdu. Sağolsun doktorumuz da onun anlayacağı şekilde bebeğimizin boyunu söylüyordu. Pirinç tanesi kadar dediğinde ufff çok küçükmüş daha nasıl büyüyecek anne diyordu. Kuru fasülye kadar, badem kadar, hurma kadar, biber kadar, patlıcan kadar derken bilinemeyen bir nedenle bebeğin suyunun azalması nedeniyle beklenenden 2 hafta kadar önce gerçekleşiverdi doğumu.


     İki hafta daha vaktimiz var diye beklerken 2 gün sonrasına gün verdi doktorumuz. Bebeğe isim konusunda Görkem'inde söz hakkı olsun istiyorduk. Her bulduğumuz ismi onun onayına da sunuyorduk. En son eşim "Eren" Görkemle ben de "Onur" isminde kaldık. Doktorumuz tarihi erkene alınca bebek şekeri için şekercinin önüne geldik. Ama hala isim ortada yok. Eşimle anlaşma yaptık. Herkes seçtiği 3 kişiyi arayıp, Eren mi Onur mu diye soracaktı. Oylama sonucu "Onur" ismiyle 4 oy alarak biz kazandık :)))
      Doğuma giderken insan yanında hep en sevdiklerini arıyor. En yakınlarını en yakın bulduklarını... Garip bir hüzün doğuyor içime aslında eksikliğini çektiğim şeyin adı belli garip hüzünlerin garip duyguların arkasına saklanmaya gerek yok. En güzel en özel en ihtiyacım olduğunda en çok eksikliğini duyduğum annemin olmayışıydı içimi acıtan. Ya bana bişey olursa diye düşünüyorum Görkem'ime kim bakar kim anne şefkatiyle saçlarını okşar kim afrasını tafrasını çeker diye düşünüyorum. Bin tane soru aklımda dolaşıyor. 
   Hayatımda iki defa mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum. Biri Görkem'in diğeri Onur'un doğumunda... Tarif edilemez bir mutluluk.. Aslında mutluluk kelimesi çok hafif kalıyor o an yaşanan duygu selinin karşılığında... Yaradanın insanoğluna verdiği en büyük emanet, en büyük armağan yavrularımız ve yaşanan en yüce duygu annelik...


     Onur'um küçücük minicik cennet kokulu oğlum... Bembeyaz, savunmasız, herşeye muhtaç bir bebek. Görkem'in kardeşine ilk bakışı ilk buluşma ilk kez annesini bir başkasıyla paylaşma duygusu. İki çocuk annesi olmanın sorumluluğu hemen yerleşiyor. Bir taraftan Görkem'in gönlünü yapmak diğer taraftan Onur'un ihtiyaçlarını karşılamak. 
    Epidural olduğu için bebeğime kavuşma anımı an be an hatırlıyorum. Epidural iyi hoş da bacağımın birinin uyuşukluğunun açılmaması bizi yeteri kadar korkuttu. Anestezi uzmanı bir taraftan kendi doktorum bir taraftan telaşlandılar. Hasta bakıcılar, hemşireler gelen giden açılmadı mı daha diye soran sorana... Ertesi gün akşama bacağımın uyuşukluğu açılmasa da eve çıkmak istedim yoksa hastanede psikolojim daha fazla bozulacaktı. Tekerlekli sandalyeyle bindirdiler arabaya beni. Bu bile kendimi kötü hissetmeme yetti. Zaten küçükken geçirdiğim çocuk felcinin etkisiyle sol bacağımda kalan hasar mevcutken bir de bu eklenince yürüyemez oldum. Biricik eşim, hayat arkadaşım, can yoldaşım beni bir an bile yalnız bırakmadı. Hep olumlu düşündü. 3 gün boyunca koluma girip yürüme alıştırmaları yaptırdı. Sağolsun hastanede ve sonrasında desteğini esirgemeyen, benimle üzülen beni sürekli teselli eden, bacağımın uyuşması açılsın diye durmadan masaj yapan yengeme sonsuz teşekkürler... Allah ondan bin defa razı olsun...
    3. günün sonunda uyuşukluk açılmaya başlamıştı çok şükür. İşte şimdi kursağımda kalan bebek sevincime devam edebilecektim. Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın. Hiç bir annenin yavrularını başkasına muhtaç etmesin...
   Ve artık sıcacık yuvamıza bir de bebek gelmişti. Üç kişilik çekirdek ailemiz dört kişi olarak genişlemişti. Onur'um iyiki abin senin için bize ısrar etmiş, iyiki hayatımıza dahil olmuşsun iyiki yaradan seni bize vermiş, iyiki doğurmuşum göz bebeğim...


     Geçen sene 1. yaş günü fotolarına baktım da zaman ne çabuk geçiyor. Çok fark var bir hayli büyümüş. Mesela 1. doğum gününde pastasını mıncıklamak için sürekli pastaya saldırıyordu. Bu sene bildiğin küçük herif olmuş bir kaç üfleme alıştırmasından sonra pastanın mumunu söndürmek büyük bir keyif oldu. Onur üfleme işini sevdi diye mumları kaç defa yaktığımızı hatırlamıyorum bile  :))
      
   14 Mart'ta Onur paşanın 2. doğum gününü katkısız anne yaş pastasıyla aile arasında kutladık. Teyzesi, dayısı, yengesi, babannesi ve kuzenleri... Maksat bir arada olmak, mutluluğumuzu paylaşmak, büyüdüğünde sevdikleriyle çekilmiş, sevgi böcüğü olmuş fotoları, anıları olsun...
     Tam bir doğum günü çocuğu oldu dediğim dedik çaldığım düdük :) Gelen oyuncaklarla oynamaktan hiç bir şey umurunda olmadı akşam boyunca...
   

Nice sağlıklı, mutlu, huzurlu yaşlarında hep beraber olalım Onur'um...
     Allah sana hayırlı, sağlıklı, uzun ve musmutlu yıllar yaşatsın kuzum...

Devamını Oku »

13 Mart 2015 Cuma

GÜNDÜZ SEFASI


Yazar bu romanı yazabilmek için yüzen bir ev kiralamış. 
Her ne kadar kitabı beğenmesem de yüzen ev fikri bir harika...

Sarah Jio, okuma hızımın düştüğü zamanlarda tercih ettiğim bir yazardı.
Böğürtlen Kışı, Mart Menekşeleri, Son Kamelya ve son olarak da Gündüz Sefası...
Bunları toplu halde indirimden almıştım. Hatta henüz okumadığım uzunca bir süre de artık okumayı düşünmediğim bir de Yağmur Sonrası var elimde.
En son Gündüz Sefasın'da ögghh oldum artık :/


ÇOCUKLU HAYAT ile ilgili görsel sonucu

Yazarın romanlarındaki tarzı kalıplaşmış bir hal almış. Geçmişle günümüz arasında ilginç bir köprü kuruyor. Ama bir kaç kitaptan sonra tahmin edebiliyorsun konunun nereye varacağını. Okuyucuyu şaşırtmıyor. Geçmişteki karakterlerle günümüzden anlattığı hikayenin kahramanlarının yollarının kesişmesi ya da akraba çıkmaları gibi basit olaylar zinciri sıktı beni okurken...
Yazarı fazlaca eleştirmekten kitabın konusundan bahsedemedim. (Nasıl sinir olduysam artık yazara :)))
Ama yiğidi öldür hakkını yeme... Bölümlerin Ada ve Penny ağzından anlatılması, onların anlık duygularını daha derinden anlamaya yardımcı oluyor.
Her neyse yine de emeğe saygı diyerek bu konuyu burada kapatıyorum.

Kitabın konusu yazarın diğer kitaplarında da olduğu gibi Seattle'da geçmekte. Tek farkı tekneler caddesinde yüzen bir evde geçmesi.
Penny geçmişte yaşamış ve gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş ünlü bir ressamın genç ve güzel eşi. Ada ise yakın zamanda yaşadığı büyük acısını unutmak için psikoloğunun tavsiyesi üzerine Seattle'da yüzen bir ev kiralayan New York'lu başarılı bir dergi editörü.
Ada bir yandan acısını unutmak için tekneler caddesindeki yaşama alışmaya çalışırken, bir yandan da Penny hakkında hiç kimsenin konuşmak istememesi ve aniden ortadan kaybolmasının arkasındaki sırrı çözmek için girişimlerde bulunuyor. Yeni umutlar yeni beklentiler içinde olan Ada'nın yeniden hayata tutunuşuyla Penny'nin hayattan koparılışını anlatan akıcı dili olan bir roman Gündüz Sefası...

Eh işte gideri var diyelim. Boş vakitleri değerlendirmek için  okunabilir. 5 üzerinden 3 puanı zorlayan Gündüz Sefası bende sınıfta kaldı...

 gündüz sefası ile ilgili görsel sonucu
Sefanız bol olsun...
Devamını Oku »