Kadınların yaradılışında var ince eleyip sık dokumak. Erkekler gibi tekdüze yaşamayı ve düz mantıkla ayrıntıya inmeden düşünmeyi ne çok isterdim. Didikleyip ayrıntılı düşünmezsek içimiz rahat etmiyor yoksa nasıl yıpratacağız kendimizi. İlla saçımızı süpürge yapma moduna gireceğiz yaradılışımızda var arkadaş. Acaba herkes böyle mi diye düşünüyorum bazen kendi davranışlarımı sorgulayışlarım, yenileme çabalarım...Kendi kendime yetebilmek ve faydalı olabilmek, olaylara farklı açılardan bakmamı sağlayacak kişilerle iletişim içerisinde bulunmak, yeni bir yaşam tarzı geliştirmek, sürekli yaşadıklarımı sorgulayıp, yaşayacaklarım için planlar yapmak... Düşünüyorum oysa varım felsefesiyle yola çıkıp varlığını sorgulayan sonrasında biraz da kaderci olmaktan yana olan bir kişilik geliştirmeye başlayan yaşam mücadelesi. Hayırlara gelsin. Kafamda deli düşünceler...
Bir diğer konu arkadaş seçme konusu. Acaba insanlar arkadaş seçerken nelere dikkat ediyorlar? Kriterleri nedir? Nasıl insanlardan hoşlanıyorlar? Kendilerini pofpoflayan mı, her dediklerini onaylayan mı? Mesela ben arkadaşlık konusunda gıcığın tekiyim. Patavatsız değilim ama açık sözlüyüm. Açık sözlülüğü de herkes sevmiyor çünkü insanlar içten pazarlıklı, sinsi ve tehlikeli. Bende yalan, yalakalık olmaz. Güzel olmamış bişeye ayyy canım çok güzel olmuş diyemem. Bu özelliğimle bazılarına göre ukala da gelebilirim. Zaten karşılıklı elektrikten insanların ne hissettiği hemen anlaşılıyor. Öyle çokça arkadaşı olan sevgi böcüğü biri asla değilim. Başka şehirdeki arkadaşlarımı saymazsam özel hayatımda görüştüğüm 2-3 tane ancak çıkar. Ortak noktada buluşamıyorsak, genel olarak aynı şeylerden zevk almıyorsak, ve arkadaş dediğin bana bişeyler katmıyorsa, hep verici taraf olmak bir müddet sonra sıkıyor. Bazen hiç konuşmadan oturmak, sadece kitap okumak istiyorum. Boş konuşmanın kime ne faydası var ki.....
Takıntılarım...
Temizlik, çamaşır, ütü, evin genel düzeni, çocuğun ödevleri derken hayat akıp gidiyor. Zaten kısıtlı olan hafta sonu elimden kayıp giderken arkasından bakmak kalıyor bana sadece. Bakalım yeni aldığım bir karara göre daha az evle ilgilenip, ya da çamaşır ütü işlerini hafta içinden halledip iki günü doyasıya ailemle geçirmek. Havalar ısınıyor artık, Allah izin verirse bundan sonra her hafta sonu açık havada başka mekanlar keşfetmeye niyetlendik. Çocuklar evde patlıyor, oyuncaklar yetmiyor, sıkıntıdan birbirlerine çatıyorlar. Hele de evde iki erkek çocuğu varsa itişip kakışma eksik olmuyor. Bu da evi derleme toplama konusunda da takıntılı olan beni geriyor. En iyisi kendini dışarı atmak ne ev dağılır, ne anne gerilir :))
Takıntılarım...
Temizlik, çamaşır, ütü, evin genel düzeni, çocuğun ödevleri derken hayat akıp gidiyor. Zaten kısıtlı olan hafta sonu elimden kayıp giderken arkasından bakmak kalıyor bana sadece. Bakalım yeni aldığım bir karara göre daha az evle ilgilenip, ya da çamaşır ütü işlerini hafta içinden halledip iki günü doyasıya ailemle geçirmek. Havalar ısınıyor artık, Allah izin verirse bundan sonra her hafta sonu açık havada başka mekanlar keşfetmeye niyetlendik. Çocuklar evde patlıyor, oyuncaklar yetmiyor, sıkıntıdan birbirlerine çatıyorlar. Hele de evde iki erkek çocuğu varsa itişip kakışma eksik olmuyor. Bu da evi derleme toplama konusunda da takıntılı olan beni geriyor. En iyisi kendini dışarı atmak ne ev dağılır, ne anne gerilir :))
Üff aman havadan mıdır nedir uzun süredir takıldığım bazı konular aklımı karıştırırken, havanın yağmurlu ve kapalı olmasından mütevellit açığa çıkan ruh hallerimin kelimelere dökülmesine şahit oldunuz. Alıcı ayarlarınızla oynamayınız!!! :))
Sağlıcakla kalın...
Sağlıcakla kalın...