En üzüldüğüm insan tipi silik, kendini ifade edemeyen, hiç birşeye itiraz etmeyen, haklarını savunmayan, ne denilirse yapan, iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı sorgulamadan hayatını devam ettirenlerdir. Peki bu insanlar kendiliğinden mi bu hale geldi? Elbette değil... Belki de çocukken hep susturuldular.Sus sen bilmezsin, sus sen çocuksun, sus sen anlamazsın...İşte çocukken bütün bu susturulmaların sonunda kendine güveni olmayan, duyguları, bastırılmış yetişkinler ortaya çıktı.
Özgüven, bireyin kendine yönelik olumlu yargılarının olması, kendini ve olayları kontrol edebileceği inancı, kendini sevmesi, yeterli olduğunu düşünmesi, değerinin farkına varması, kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul etmesi, kendini tanıması gibi durumlarla ilgili bir kavramdır. Özgüvenli çocuk, hem ders hem de ders dışı konularda kendini yeterli bulur ve kendine güveni vardır. Çözüm üretmek için çabalar ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurar. Kişi ve durumlara karşı olumlu duygular besler. İşte bu nedenle özgüven mühim bir konu. Daha küçük yaşlardan itibaren ince nakış gibi işlenmesi gereken bu duyguyu güçlendirmek, sağlam temeller üzerine atmak için yapmamız gerekenleri özetle sıralarsak;
* Onların bizim için ne kadar önemli olduğunu hissettirmek,
* Kendilerini ifade etmelerine fırsat vermek,
* Her konuda onu cesaretlendirip, desteklemek,
* Çocuklarımızın kendine has yeteneklerini ortaya çıkmasına yardımcı olmak,
* En önemlisi de bizim davranışlarımızın onlara örnek olduğunu bilip, ona göre model olmak,
* Beklentilerimizin onların seviyesine uygun olması,
* Sorumluluk vermek,
* Sadece başarılarına değil, herşeyine değer verdiğimizi göstermek,
* Ne olursa olsun onlara sevgi ve emniyette olduklarını hissettirmek,
* Problemleri onu suçlamadan ve karakterini eleştirmeden tartışmak,
* Asla ama asla başka çocuklarla kıyaslamamak,
* Koşulsuz sevmek,
* Muhtemel problemlerde çözmesi için zaman ve mücadele gücünü artırması için fırsat vermek,
Çocuğa bir davranışı kazandırıncaya kadar biz onu belki elli kez yaparız. Ama mesele bizim yapmamızda değil, her seferinde daha da fazla sabır ve özveriyle yaklaşarak, doğruyu öğretmekte. Ayakkabı bağlamayı öğretirken bile özgüven kazandırabiliriz. Tabi bu her zaman çocuğun tek seferde ayakkabısını bağlayabilmesiyle sonuçlanmayabilir. Uğraş gösteren ama hedefine ulaşamayan çocuğu da çabası için takdir etmeliyiz. Kendine güvenip denemeye devam ettiği takdirde başarabileceğini vurgulamalıyız. “Kırk saattir uğraşıyorsun bir ayakkabıyı bağlayamadın. Artık çıkmamız lazım, getir ben bağlayayım!” gibi bir tutum sergilemek yerine “Doğru ilerliyorsun, geriye son düğümü atman kaldı. Şimdi ben sana yardımcı olayım. İşlerimiz bitince kaldığımız yerden denemeye devam ederiz.” tarzı bir yaklaşımla çocuğumuzu denemeye devam etmesi için teşvik etmeliyiz. Bu şekilde yaklaşımlar çocukların daha çok hoşuna gidiyor zaten diğer türlü agresifleşebiliyor. O halde yine her zaman olduğu gibi heybenizden sabrı eksik etmeyin emi ;)
Ben her iki çocuğuma da baş kural olan onların değerli olduğunu hissettirerek, özgüven duygusunu kazandırmaya çalışıyorum. Yukarıdaki maddeleri uyguladığımız sürece çevresel faktörleri de minimuma indirerek, özgüveni yüksek bireyler yetiştireceğimize canı gönülden inanıyor yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum :)
Sabır ve sevgiyle hoşçakalın...
Saydığınız maddeler çocuğun gelişimi için son derece önemli.Umarım doğru uygulayabiliriz.Çocuğa değer verdiğini,koşulsuz sevdiğini gösterdiğinde birçok şey hallolur gibime geliyor.Yapamaz,edemez gibi yaklaşınca çocuk büyüdüğünde de birşey yapamaz hale geliyor.Bir yakınımda bunu gözlemlemiştim.Sonu hiç iyi olmuyor.
YanıtlaSilÇabalarsak doğru uygularız.Yapmaya çalışmak bile bir çabadır yavrularımız için herşey denemeye değer ;)
SilSevgilerimle...
Selam.
YanıtlaSilYazınızı okuyunca kendi çocukluğum geldi. Bide başta yazdığınız gib, ezik ve başkalaı için yaşayan insan tiplerine bende çok üzülüyorum.....
sık sık görüştüğümüz Şükriye Teyzemiz vardı; ve çocuklar arası hep bi kıyaslama olurdu. Devamlı kızına "bak Gülşah şu kadar nıt almış, bak öğretmeni ne çok seviyormus" vs..liste uzar devamlı böyleydik ve ben o zman çocuk aklımla sinir olurdum...
BAzen annem de yapardı... hep derdim "ben o değilim ama" ama annem o lafları duymak istemezdi tabi... Şimdi düşünüyorum elbet anneme sorsam kendince açıklama yapardı ama o kadar bilinçsizce söylemler ki bunlar.... bizim üzerimizde bıraktıkları etkileri hiç düşünmemiş oluyorlar. Elbet bana kötülük olsun diye demiyordur ama düşünmeden konuşuyordu işte..
Şİmdi bende bir anneyim ve asla çocuğumu kıyaslamıyorum. Hatta düştüünde yada bişeyi yapamadığında bunun normal olduğunu her zaman başarılı olamayacağını ama isterse denemeye devam edebileceğini falan diyorum.
Amma uzun oldu dimi :)
Sevgiler.
Selam Gülşahcım,
SilEn sevdiğim uzun uzun yapılan yorumlar :) teşekkür ederim zaman ayırdığın için ♥ Bizim annelerimizde bunu kötülük olsun diye yapmıyordu ama çocuk eğitimi bu kadar ön planda değildi ve kimse bu işi bu kadar önemsemiyordu. sende çok güzel yapıyorsun. Aynen bende hep öyle söylerim şimdi yapamamış olman asla yapamayacağın anlamına gelmez diye yüreklendirilmek onlara da çok iyi geliyor.
Gelecek nesilleri bizler gibi annelerin yetiştirdiğini görmek umutlandırıyor beni...
Sevgilerimle...
Bende teşekkür ederim yazın için. Elimden geldiğince takip ettiğim blogların yazılarını okuyorum, çünkü o kadar çok şey öğreniyorum ki burda paylaşılanlardan.
SilSevgiler iyi geceler. :) ♥
Çocuk büyütmek hep bir dengeye dayalıdır bir bakmışsın çok sevdiğin için seni eziyor bir bakmışsın biraz geri çekildiğini için kahroluyor herşeyin orantılı olması zaman alıyor emek istiyor Rabbim doğruyu doğru yapanlardan etsin yazı çok güzel.
YanıtlaSilNe güzel söylemişsin evet tam bi denge durumu...Dengeyi bozar dozu aşarsan ya da yetersiz doz verirsen eksik ya da fazla yapmış oluyorsun o da tahmin edemeyeceğimiz nedenlere sebep olabiliyor. Çok teşekkür ederim amin amin inşallah.
SilAllah'a emanet...
Bende çok dinler az konuşan bir insanımdır. Bazıları bu kız sinsi dikkat edin der hatta 😁 Bilmiyorum aslında birçok sebebi olabilir özgüvenli olmayı isterdim
YanıtlaSilAslında çok konuşmak değildir özgüvenli olmak, en büyük erdemlerdendir çok dinleyip az konuşmak...
Silevimin güncese de ben de izmirliyiiz :) ama bütün türkler konyalı sayılır yaa. herkes sonunda konyadan çıkmış herhaldeee zamanındaaa :)
YanıtlaSilHani şu İzmir'in güzel kızlarındansın sen de demek ki 😉
Silİlahi deep 😄
Çok güzel bir yazı olmuş.Özellikle "Asla ama asla başka çocuklarla kıyaslamamak" cümlesine sonuna kadar katılıyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler Gamzecim. Kıyaslamakla ilgili yok yok hatta böbürlenmekle ilgili pek yakında bir yazım olacak 😉
Sil