Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

30 Temmuz 2018 Pazartesi

Elveda Haziran - Sarah Jio

Yine Sarah Jio’nun kaleminden harika bir kitap okumak fırsatı buldum. Bu kadının dili öyle bizden ki onun kitaplarını okurken bir annenin, bir evladın, bir kız kardeşin duygularını yüreğinizin taaa derinlerinde hissediyorsunuz. Belki de gerçek hayatta göremediğimiz pek çok sıcak duyguyu kitaplarında çok güzel hissettirdiği için onu okumaktan büyük keyif alıyorum. Sıcacık sarıp sarmalıyor beni... 

Tarzı yine tam bir Jio tarzı, geçmişe dair sırlar ve şifrelerle dolu bir kitap ama konu bambaşka...

June başarılı bir bankacıdır, yıllar önce ayrıldığı çocukluğunun geçtiği Seattle’daki Mavi kuş kitabevinin teyzesinden ona miras kalması sonucu, mesleğini bırakıp çocukluk anılarıyla dolu bu kitabevini yeniden açmaya, eskisi gibi çocuklara kitap okunan sıcacık bir hale dönüştürmek için çabalamaya karar verir. Önüne çıkan engelleri aşmak için mücadelesine, yaşamın getirdiği süprizlere her ne olursa olsun kucak açmayı, herşeye rağmen umut etmekten vazgeçmemeyi, kardeşliği, anneliği, evlat olmayı herşeyden önce ayakları üstünde duran güçlü bir kadın olmayı bize yeniden hatırlatan sıcacık bir kitap. Kitabın karakterlerinden biri çocuk kitapları yazan Margaret Wise Brown okurken gerçekten de böyle bir yazar var mı diye kontrol ettim. Gerçek karakterlerle özdeşleşen kitapları seviyorum ben. Daha gerçekçi geliyor sanırım :) Bu yazarla birlikte yazdığı çocuk kitaplarına da yer verilmiş haliyle çok hoşuma gitti. Hem yazarı hem de kitaplarını da inceleme fırsatı buldum. 

Belki de bu kadının kitaplarını bu kadar çok sevmemin en önemli sebebi hikayelerinin genelde mutlu sonla bitmesi :) O kadar çok ihtiyacımız var ki mutlu sonlara, iyi yürekli insanlara... Saçma sapan ayrıcalıklarla dolu iş yaşamının gösterdiği acı gerçekler, sahte yüzlü ve çıkarcı insanlardan arınıp, öğle paydoslarında kendimi bu kitabın sayfalarında kaybettiğim için çok büyük keyif aldım. 

Hoşuma giden alıntı cümleleri yazmasam olmaz tabi ;) 

"Günümüz insanlarının problemi, kendilerini fazla ciddiye almaları."

"Hayata kardeşin olmadan devam etmek, bir kolun olmadan yaşamak gibidir. Eksikliğini her gün hissedersin."

"İnsanlar incindikleri zaman karakterlerine aykırı davranırlar."

İşte böyle bazılarına basit bir yazar gibi geliyor ya da pembe dizi kıvamında geliyor. Valla kim ne derse desin ben seviyorum arkadaş. Az çok tarzını konusu anlattım. Yüreğime dokunsun, azcık da pembe dizi kıvamında okuyayım derseniz. Alınız ve okuyunuz :) 
Devamını Oku »

10 Temmuz 2018 Salı

Pembe Fili Düşünme - Zeynep Selvili Çarmıklı

Artık kişisel gelişim kitabı okumayı sevmiyorum. Üniversitede zorla okuttukları için tiksinmişim. Bu kitap da çok satanlarda sürekli gözüme takılıp duruyordu. Hem adı hem kapağı farklı geldi. Almadan biraz kitap yorumlarına baktım iyi herkes memnun. Yahu yorumlara da güvenilmiyor arkadaşım iyi güzel dedikleri kitap buysa demek ki onlar hiç güzel okumamış diyesim geliyor. 

Yazar kitabı için ön sözde şöyle diyor : "bu bir kişisel gelişim kitabı değil kişisel kabul kitabıdır" evet süslü ve iddialı sözler bunlar beni etkiledi açıkçası. Çünkü neden? Kitabı satın aldığım sıralarda kendi kendimi çok üzüyordum yaparım ben bunu ara sıra tam da tanıtımlarında özşefkat kelimesini görünce hah dedim. Şefkati hep başkalarına gösterecek değilim yaa işte şimdi şefkat gösterilecek kişi benim diye düşündüm ve bana özşefkatle ilgili yardım edebilir diye düşündüm. Anlayacağınız ne kişisel kabulle ilgili payıma bişey alabildim ne de özşefkatle :(( Veee sonuç hüsran......

Yazarın ilk kitabı kendi bildiklerini ve panik atak hastası olarak bununla nasıl mücadele ettiğini dilinin döndüğünce ve okulda öğrendiklerini aktarabildiğince yazmış. Bilindik şeyleri kendi kelimeleriyle anlatmak istemiş emeğe saygı duyarım...

İçinde beğendiğim birkaç cümle var bari onları paylaşayım da bomboş bir kitap olarak da algılanmasın.

"Meğer zaman değil, zamanla ne yaptığımızmış bizi iyileştiren."

Gökyüzü bazen günlük güneşlik, bazense bulutlarla kaplıdır. Gökyüzü bulutlara rağmen oradadır. Hava ne kadar hiddetli olursa olsun, yağmur ne kadar şiddetli yağarsa yağsın, deyimin aksine gök asla delinmez."

"Mücadele vermek ağır, kabul etmek hafifti."

Gökkuşağını yakalayabilmek için yağmuru göze almak gerekir."

Bu aralar ne kitap okumaya ne de kendime ayıracak vaktim yok bir tatlı telaş peşinde koşturuyorum yaziciimm inşallah en kısa zamanda o konuda da... Haydi şimdilik kalın sağlıcakla, herşey gönlünüzden geçirdiğinizden/geçirdiğimizden daha güzel olsun...

Sevgilerimle Ülkü ♥ 



İnstagram : 2cocukluhayat 
Devamını Oku »

5 Temmuz 2018 Perşembe

Çocuk Yetiştirirken... (Kızdığım noktalar)


Günaydın,
Aslında bu başlığı çok çok önceden atmış, taslaklarda bekletiyordum. Aklımda bu konuyla ilgili başka bir şey vardı. Hatta zaman zaman bu başlık altında çevremdeki ebeveynlerin çocuk yetiştirmesinde kızdığım noktaları, tespit ettiğim eksiklikleri ve yanlışları yazacaktım. Ta ki dün bi personelimle ilgili sorun yaşayıncaya kadar. Hoş konu yine çocuk yetiştirmekle ilgili bütünlüğü bozmuş olmuyorum esasında...

Yanıma işe başlayan çocuk bi enteresan engelli kadrosundan işe alındığını biliyorum ama raporu yok. Raporlu olmadığı halde engelini kullanan biriyle de ilk kez karşılaşıyorum. Çocuk babasından velim diye bahsediyor. Dedim ki evladım burası okul değil. Sen oy kullandın mı ? "evet kullandım" o zaman yetişkin bir bireysin ve kendini ifade edebilirsin demek bu. İlginç olan şu %10 kadar ayağında engeli var. İş kıyafeti giyince psikolojim bozuluyor diyor :D hey Allah'ım dedim ki bozulsun önemli değil hangimizin psikolojisi normal ki zaten dedim :)))) Şöyle devam edersem yazı yanlış anlaşılmaların önüne geçecek sanıyorum. Bak evladım dedim ben de yürüme engelliyim ama şükür Allah'a aklım fikrim yerinde ve engelimin bana engel olmayacağı yeterli olduğum başka bir alanda çalışıyorum ve başarabiliyorum. İşte sen de engeline uygun bir yerde çalışmalısın ki yetersizlik duygusuna kapılma. 

Ben sadece devletin bana sağladığı ayrıcalıklardan fayda sağlarım. Diğer türlüsü çıkar sağlamaya girer. İşte bunu çoookk çok küçükken nur içinde yatsın biricik idolüm rahmetli babam bana öğretti. Allah ondan bin kez razı olsun. İyi ki güçlü iradeli ve sağlam karakterli bir baban evladı olarak dünyaya gelmişim. Çocuk felcinden sonra 6 yaşıma kadar yardımsız yürüyemiyordum, ama buna rağmen babam hep şunu öğretti bana öncelikle hiçbir zaman cesaretimi kırmadı her zaman yüreklendirdi. Yürürken çok kez düştüm hala da düz yolda yürürken bile düşme beceresine sahibim :))) (çok oldu ben bu durumlara alışalı kendimle barışalı) Her düştüğümde nasıl düştüysen kalkmayı da öğrenmelisin dedi. Hayatta her zaman yanında ben olmayacağım. Fiili olarak da manevi olarak da düştüğünde kendi kendine kalkmayı, güçlüklere karşı çözüm üretmeyi ve her daim ayakta kalabilmeyi bilmelisin diyerek yetiştirdi beni. 

İşte bu sebepten anne-babasının kimliğinin arkasına saklanan bireyleri algılamakta zorlanıyorum. Belki ben de engelli olmasaydım onları anlamadığımı düşünebilirlerdi, lakin eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlarmış ve ben onları bu noktada anlayamıyorum. Aslında benim altını çizmek istediğim nokta engelli veya engelsiz birey farketmez her koşulda bağımlı çocuklar değil bağımsız çocuklar yetiştirmek. Kendilerini ifade etme yeteneği ve problem çözme beceresi kazanmasında anne - babaların rolü büyük. Lütfen sağlam karakterli bireyler yetiştirmek için çocuklarınızı el bebek gül bebek yetiştirmek yerine onları çözüm üretme konusunda yüreklendirin.  

Sağlıklı günler diliyorum... 
Devamını Oku »

4 Temmuz 2018 Çarşamba

Da Vinci Şifresi - Dan Brown


Aaa sen bu kitabı daha yeni mi okuyorsun diyenleri duyar gibi oldum. Evet efendim yeni okudum, ilk basımı 15 yıl önce yapılan ve tüm dünyada ses getiren bir kitaptı. O zamanlar ben üniversite okuyup aynı zamanda çalıştığım için bu kadar kitap okuyamıyordum. Bi de şöyle kötü bi huyum vardı çok popüler olan kitapları herkes okuyup elinde gezdirince gıcık olup, okumuyordum. Filmini de sonra kitabını okurum diye izlememiştim 😁 15 yıl önceki benle şimdiki benin düşünceleri arasında dağlar kadar fark var zaten o da ayrı bi konu. O zamanlar şimdi olduğumdan daha fazla gıcıkmışım :D

Neyse efenim geçen aylarda Dan Brown’un “Başlangıç” kitabını okuyup, hem kurgusuna hem anlatımına hayran kalınca bu kitabı da aklıma düştü. İlk 60 sayfası çok sıkıcı geldi. Fazlaca yer ismi ve kişilere anlamaya çalışmak beni çok sıktı. Okumayı bırakıp başkaca iki kitap aldım araya, onları bitirince yarım kalan bu kitapcağızıma döndüm. 

Böyle bilgi dolu bir kitabı bi kaç kelimeyle anlatmak pek mümkün değil ama kısaca şöyle anlatayım : Louvre Müze Müdürü Jacques Sauniere, dünyayı yerinden sarsacak belgeleri elinde bulunduran gizli bir kardeşliğin son temsilcisidir. Belgelerin açıklanmasını kendileri ve Katolik Kilisesi için tehlikeli bulan bir tarikat Sauniere'i öldürür. Sauniere belgelerin yerinin kendisiyle birlikte mezara gitmesini istememektedir ve ölmeden önce kendi kanıyla vücuduna bazı semboller çizer, yanına da bir şifre yazar. Robert Langdon ve Fransız Kriptoloji Uzmanı Sophie Neveu'nun burda dahil olduğu olayların akışı sizi hayrete düşürecek. Yazarın tasvirleriyle kendinizi olayların içinde hissedeceksiniz. Benim gibi okumayanlar kaldıysa macera, sanat tarihi, tarikatlar ilginizi çekiyorsa siz de  buyurun okuyun  efenim 😊

Bu arada bunu okuyup bitireli epey oldu. Hatta instagramda bile paylaşalı baya oldu. Bloğumu biraz geriden takip ediyorum. Bu aralar ilgilendiğim konular biraz farklı onu da blogda başka bir konu başlığı altında yazacağım bu hafta inşallah. Ee hadi kalın sağlıcakla buralara da uğramayı ihmal etmeyim emi ♥
Devamını Oku »