Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

31 Aralık 2015 Perşembe

Evlat Kokusu...

İlk göz ağrım, ilk tecrübem - tecrübesizliğim, ilk anneliğim, ilk acemiliğim, 
ilk evlat kokum, ilk yürek sızım, ilk canım can parçası...
26 Aralık 2007 saat 13.10'da bir bebek ıngası ve bir damla anne göz yaşı... İlk evlat kokusunu onunla tattım cennet kokulum. Onu ilk gördüğüm an daha dün gibi hafızamda... Öpmeye kıyamıyorum küçücük bir buse konduruyorum yanağına. Hani insanın en hassas yerlerinden birisidir ya dudakları işte dudaklarım bile sert geldi onun yumuşacık yanaklarına...
8 sene geçmiş ne de çabuk büyüdün evlat. Emekleyecek, konuşacak, yürüyecek derken, anasınıfı, ilkokul... Her geçen sene büyümenin yanında olgunlaştı da. Her sene bir önceki seneden daha farklı kılıyor onu. Zaman zaman beni üzse de evlat başka bir duygu. Uzun süre kızgın kalmak münkün değil zaten ona. Kıyamıyorum gözlerinin dolmasına, dayanamıyorum gözyaşına. Onu severken kendi annem aklıma geliyor. Saçlarını okşarken şevkat buydu demek anne şefkati... Ben annesizliğimi anneliğimle kapattım. Bendeki boşluğu onunla doldurmaya çalıştım... 
Yıl sonu telaşları evde de işte de başka oluyor. Görkem bu yıl öyle aman aman bir parti istemedi. Teyzem, dayım, babaannemle pasta keselim, yiyelim. Bir de bana hediye alsınlar yeter dedi. Biz de istediği pastayı alıp, mütevazi bir kutlama yaptık. Yaşın uzun olsun oğlum. Allah sana hayırlı, sağlıklı uzun ömürler nasip etsin. Allah acınızı göstermesin evlat kokum...

Günlerdir taslaklarda yarım yamalak duran bu doğum günü yazısı da yılın son yazısı olsun...
Tekrardan herkese musmutlu yıllar :)

Sevgilerimle Ülkü...
Devamını Oku »

30 Aralık 2015 Çarşamba

Koca bir yılı devirdik


2015'ten beklentilerimi düşünüyorum da ben ne beklemişim ne yaşamışım hiç alakası yok. Yılın ilk 3 ayı evet planladığım gibiydi herşey. Aylık program yapmıştım. Kitaplarımı listelemiştim. Ohhh keyifli keyifli kitabımı okuyup, planladığım zamanda bitirebiliyordum. Öğle paydoslarında kitabımla buluşuyordum. İş yerimde normal bir memur olarak rutin işlerimi bitirip, aynı zamanda bloğumla ilgilenebiliyordum. Aslında daha fazla yazabilmeyi diledi hep bu gönül lakin mart ayından sonra sağolsun şefim istifa edince otomatikman iş yerimdeki sorumluluk ve yetkilerim arttı. Öğle paydoslarında bile kitap okumak hayal oldu artık. Terfi durumumdan daha haber yok :) Buradan yetkililere sesleniyorum dermişim :)) 

2015'te kendime yaptığım güzellik blog açmam oldu. Geçen sene şubat ayında açmıştım bloğumu. Burada çok güzel arkadaşlıklar edindim. İlk başta çocuk kitapları okumaya sürekli çok satanlarda gördüğüm çoktandır aklımda olan kitaplarla başladım. Sonrasında çocuk kitapları konusunda engin bilgili insanlarla tanıştım yılın son aylarında. Aralarında olmak ve onlarla birlikte aynı kitaplardan bahsetmek çok keyifli. Hayatıma farklılık kattıkları için hepsine tek tek teşekkür ederim. İyi ki varlar... 

Evdeki hayat macera filmi tadında olunca, iş yeri de gerilim filmlerini aratmayınca benim psikoloji bu durumdan olumsuz etkilendi haliyle. Genel olarak çok yorucu ve yıpratıcı, her açıdan hedeflerime ulaşamadığım bir yıl oldu. Çok şükür sağlığımla ilgili bir sorun yaşamadım. Aman aman Allah korusun.... 

Görkem bu yıl ikinci sınıf. Okulun kapatılıp ortaokula çevrilme meselesi beni bir hayli gerdi. Dilekçeler yazdık, yürüyüş yaptık, basını çağırdık. Şimdiki çocuklar mezun oluncaya kadar kapatmama sözü aldık. Bu yıl geçen seneye göre ödev yoğunluğu açıcından bir farklılık olmadı. Tek farkı artık ödevini kendisi yapıyor. Akşam gidince ben kontrol ediyorum. Biraz daha sorumluluk duygusu gelişti. Beni sürekli kitap okurken görünce o da kitaplara biraz daha yakın duruyor. Düzenli olarak kütüphaneye gitmeye başladık. Kitapların içindeyken 3-4 tane kitap alıyor. Eve gelince o heves sönüyor. Tabi evdeki ufaklığın da kitap okutmama çabaları göz ardı edilemez. Yazın başladığı karate kursuna hala devam ediyor. Beklemediğim bir istikrar gösterdi. Bugüne kadar iki müsabakaya katıldı. Tatmadığımız bir duygu yaşattırdı bize. Ne varsa ağlayacak o mindere çıkınca göz yaşlarıma hakim olamıyorum. Daha çok başında olduğu bu sporda ilerlemesini arzu ediyor tabi gönül. Hakkında hayırlısı...

Onur'a gelecek olursak ahh Onur ahh kendisi evde borusunu öttürmesiyle meşhurdur :) Tabi bu her dediğini yaptığımız anlamına gelmiyor. Lakin henüz belli kuralları kavrayıp uygulayacak yaşta olmadığından laf anlatmak çok zor. Yılın ilk yarısında 2 yaş sendromunun her türlü olumsuzluklarıyla uğraştık. Ağlamaya başlayınca 1 km ötedeki yoldan gelen duyuyordu sesini. Yılın son yarısında da 2 yaş ile 3 yaş sendromu karışıp güzel bir ikili oldular :)) Uzun cümleler kurmaya biraz geç başladı ama maşallah şimdi tam dilli düdük. Kendisini ifade edişine bayılıyorum. Tam sevilme çağı... Allah herkesin evladıyla birlikte içinde benim yavrulara da sağlık sıhhat versin.

Ve son olarak da ailemizin babası sevgili eşim için 2015 bol bol çalışmak ve yemek yemekle geçti :)) Bu yıl onun için sağlık sorunlarının ortaya çıkmasıyla da iz bırakacak bence. Safra kesesinde kocaman bir taş tespit edildi. Henüz aldırmadık aralarında duygusal bir bağ oluştu ve taştan ayıramadık kendisini :) Karaciğerinde büyüme + fazlaca yağlanma olduğu tespit edildi. Son olarak da 9 sene önce ameliyat olduğu dizimdeki menüsküs yeniden yırtıldı. Gazamız mübarek olsun.

İşte koca bir yılı biz mi devirdik yoksa yıl mı bizi devirdi tabi orası biraz tartışmaya açık :))

Bir 2016 yılından beklenti yazısı yazabilmeyi umut ederek, ama yazamama ihtimalimi de göz önünde bulundurarak yeni yılda herkese öncelikle sağlık, huzur, mutluluk, başarı diliyor, ülkemiz için de barış dolu bir yıl olmasını temenni ediyorum. Aman aman kitapları unutmayalım bir de bol kitap okuyacak zamanımın olduğu bir yıl olsun...
Yüreğinizden geçen tüm dileklerin gerçek olması dileğimle...

Sevgilerimle Ülkü... 
Devamını Oku »

22 Aralık 2015 Salı

Baba Bugün Günlerden Kandil...

mevlit kandili ve baba ile ilgili görsel sonucu
Kandillerin bendeki yeri çok başkadır. Hani her yerde rastladığımız kandilde neler yapmalıyız bugünü nasıl geçirmeliyiz yazılarının altında bir de artık insanların pek önem vermediği sıla-i rahim yapmak vardır. Sılayı, büyüklerimizi ziyaret etmek. 

Abim zaten her kandilde çocukları da toplar mutlaka gelirdi babamın yanına. Evlendikten sonra bu geleneğe bende katıldım. Her kandilde mutlaka babamı ziyarete giderdim. Görkem'e de anlatırdım "oğlum bugün kandil, kandilde büyükler ziyaret edilir. Elleri öpülür, halleri, hatırları sorulur, onlardan bizler için dua etmesi istenir." diye. Gider gitmez dedesinin elini öperdi küçük kuzum. İrmik helvasına bayılırdı babam. Yengem de onun sevdiğini bildiği için her kandilde ona o muhteşem helvasından yapardı. Kocaman bir aile olurduk. Herkes gibi süslü laflar edip sevincini belli edemezdi belki ama bilirdim bizi görünce gözlerinin içi yıldız yıldız olurdu. 

Bu sabah yine bir kandil gününe uyandık. Eşim hatırlattı bugün kandil olduğunu. Kahvaltı masasındaydık. Görkem akşam bir yere gidecekmiyiz anne deyince boğazımda düğümlendi kelimeler. Hayır oğlum evdeyiz, dedene dua edeceğiz demekle yetindim sadece...

Bazen yaşlılar gibi hissediyorum kendimi, hani onlar sürekli geçmişten bahseder ya... Öyle değilmiş işte...Geçmişe duyulan özlem ve ebedi yolculuğa uğurladığımız sevdiklerimizin yokluğu her bayramda, her kandilde, her doğum gününde, her anneler, babalar gününde depreştikçe özlüyorum babamın o kocaman sert ellerinden öpmeyi, ona sarılmayı; özlüyorum annemin kokusunu, onun hayır dualarını....
Sizden kandil hürmetine annemin ve babamın ruhlarına bir Fatiha rica ediyorum. 
Herkese anne-babasıyla, evlatlarıyla, sevdikleriyle geçirecekleri hayırlı kandiller diliyorum. 

Kandiliniz mübarek olsun...
Devamını Oku »

18 Aralık 2015 Cuma

Güne Nasıl Başlarım?

Sevgili Filiz'in güne nasıl başlarım sorusuna bende cevap vermek istedim. 

Güne nasıl başladığım gece kaçta yattığım ve rahat uyuyabilmeme bağlı aslında. 24'de yatmışsam sabah 7'de çalan saati çok rahatlıkla duyar. Onur uyanmasın diye bir aceleyle alarmı kapatırım. Çok çabuk uykumu açarım ve güne enerjiyle başlarım (aman maşallah diyin) El yüz yıkama faslından sonra üzerimi giyinirken bir yanda da eşimi dürterim. Dürtmek biraz kaba mı kaçtı :) Ama öyleeee seslenmeyle falan uyanacak gibi bir uyku değil onunkisi, seslenecek olsam ondan önce Onur uyanıyor. Görkem'i kaldırma işi eşime ait son günlerde tamamen o işi ona yıktım. Bana çok nazlanıyor sırtıma biraz masaj yap anne, biraz daha uyuyayım anne ama babası uyandırınca anında asker oluyor. Görkem beyler lavabodan zahmet edip de çıkarsa, 20 dakika boyunca odasını yol ediyorum hadi oğlum acele et hadi oğlum geç kalacaksııınnnn! Sabahları gerim gerim gerildiğim için hiç kırışıklığım olmayacak sanırım :)
güne nasıl başlamalı ile ilgili görsel sonucu
Eşim diyette olduğu için ılık suya limon sıkıp ilk iş onu hazırlıyorum. Sabahları çok az bişeyler yiyen Görkem'e hergün farklı çeşit yapmaya çalışıyorum. Ben yapıyorum da o yemiyor. Omlet yemez, yumurta yemez, arasına çikolata sürülen herşeyi yer ama... Bir yandan da eşimin kahvaltısını hazırlıyorum. Mutfak tartısı baş rollerde efenim başlıyorum tartmaya... Haşlanmış yumurta, 30gr peynir, 50gr ekmek, közlenmiş kapya biberdi, yeşillikti derken pazar kahvaltısı kıvamında bir kahvaltı oluyor. Herkes kahvaltısını yaparken ben eşimin ara öğünlerini hazırlıyorum. Erken saatte canım kahvaltı yapmak istemediği için, kendime ekmek arası bişeyler hazırlıyorum. 

Saat 8'de Görkem'i gönderiyorum. O çıkarken bakıcı teyzemiz geliyor. Ona çocuklara gün içinde yedireceklerini söyleyip nöbeti devrediyorum. Eğer o gün Onur uyanmamışsa şanslı günümüzdeyiz demektir ki bu pek sık olan bişey değil, uyanıksa onunda psikolojisine göre yok teyze gelmesinler, yok siz gitmeyinler, ağlamalar, zırlamalar vs..Her gün farklı bişeylerle dikkatini çekip kendimizi 8:15'te zar zor dışarı atıyoruz. Vee koca bir güne bu şekilde başlıyoruz. 

Bu soruya cevap vermek isteyen herkes yapabilir bunu. Ama ben bir kaç kişiyi etiketlemek istiyorum. Seviyorum bu şekilde zincirleri takip etmeyi...
Sevgili Müjde abla bücürükveben , sevgili Gamze yaşamizi bakalım sizler nasıl başlıyorsunuz güne?

Sevgilerimle Ülkü... 
Devamını Oku »

11 Aralık 2015 Cuma

Görkem'in ilk kütüphane kitabı...


Kütüphanedeki rafları karıştırmayı çok sevdi. Geçen hafta seçtiği kitabı eve gelir gelmez okumaya başladı. Normalde kitap kurdu olan bir çocuk değildir. Zaten daha ikinci sınıf kurtlaşacak safhaya gelmedi henüz :) Yani aman şu kitabı da okuyum. Boş vaktimde canım sıkıldı kitap okuyum durumları yoktur. Beni bile şaşırttı elinden kitabı bırakmayarak... Kitap Roald amcanın olunca anlatımı, tarzı yerinde bir çocuk kitabı çizimleri ise yine bir Roald klasiği sıcacık... Hepi topu 70 sayfa olunca daha bir hevesle okudu.O okudukça çok keyiflendim. Aman maşallah diyin de nazar değmesin hazır başlamışken okumaya :)
O günün akşamına bitirdi. Baktım yorumlar falan yapıyor. Beraber yorum yaparsak daha çok zevk alır düşüncesiyle dur bende okuyayım şu meşhur Zıpzıp beyin macerasını dedim. Eskiden hiç bir fikrim olmadığı çocuk kitaplarının şimdilerde hayranıyım. Daha önce Roald amcanın Kaplumbağa'sını okumamıştım. Zıpzıp bey Gümüş hanımı kandırmayaydı iyiydi. Sonunda iyi bir amaca hizmet ettiği için oradaki kandırmaca konusunu anne diliyle kıvırıp, çocuk bünyesine sindirmesini sağladım tabi :)
Gümüş hanım kaplumbağasına çok düşkün ve büyümüş mü diye sürekli onu tartıp duruyor  Onun kaplumbağası 400gr.'mış. Görkem anne bizim kaplumbağayı da tartalım mı diyince baba kişisi kaplumbağayı yıkadı, anne kişisi de tarttı. Bizim için de farklı bir deneyim oldu. Daha önce kaplumbağamızı tartmak hiç aklımıza gelmemişti. Eğlencenin nereden çıkacağı belli değil bizim evde :) Aksiyon doluyuz her an... 3 erkekle böyle olması da normal ama yaa :)) 

İş yerinde çok samimi olduğum bir arkadaşım var. Sevgili Sümeyra'nın kulakları çınlasın...Günlük ne yaptın ne ettin diye konuşulur ya. O anlatır bitirir bir iki cümlede ama bizim ev her an maceraya açık olduğu için anlat anlat bitmez. Macera filmi gibisin der hep :))) 
"Anne anne beni de çek kaplumbağamla" diyen evlat kırılır mı? Gel evlat gel sen de gel. Zaten senin için bu konu başlığı baş rollerde sen :) İnşallah büyüdüğünde bu yazıları okurken kitap sevgisini aşılamak için annenin çabalarının boşa çıkmadığını gösterirsin bana... 

Bu haftasonu okuduğu kitapların adını yazması için küçük ona özel bir defter alıp, orjinal de bir kalem alacağız. Kitapları oraya yazdıkça hevesleneceğini, heveslendikçe daha çok okuyacağını umut ederek planlar yapmaktayım... Evlat bir can parçası, evlat geleceğe bir yatırım. Herşey onlar için...

Bol kitaplı, sağlıklı, güzel bir hafta sonu diliyorum hepinize...
Sevgilerimle Ülkü... 
Devamını Oku »

7 Aralık 2015 Pazartesi

Kütüphaneden İzlenimler...


Efenim daha önce bir kaç yazımda bahsettiğim kütüphaneye gitme işini nihayet oğlumla birlikte gerçekleştirebildik. Kütüphanenin girişindeki çiçeğin tasarımına bayıldım. Üstüne şeffaf bir tavan yapmışlar güneş ışığı çiçeğe geliyor. Keşke tavanı da çekseydim diye düşündüm bak şimdi öyle yazınca. Neyse belki diğer ziyaretlerimizden birinde çekerim ;) 
Şu güzelim ağaçlarla dolu bahçeyi görünce koskoca yazda neden buraya gelmedim diye bir yandan hayıflandım bir yandan da çok üzüldüm. Alırdım kütüphaneden kitabımı, çayımı koyardım termosa ağaçlarda kuşlar cıvıldarken bir yandan açık havada çayımı yudumlamanın, diğer yandan da kitap okumanın keyfine varırdım. Böhüüü böhhüü başka bahara artık bu hayaller...
Sağlık olsun kütüphane kaçmıyor ya... 





















Lisedeyken çok giderdim kütüphaneye... Benim gençliğimdeki (yaşlandım mı şimdi) çok eski ve ışıksızdı. Bu kütüphane yeni yapılmış. Mis gibi bina bir sürü odası var. O odaların ne işe yaradığını henüz çözemedim. Ama bilgisayarların ve kitapların aynı oda da olması gibi bir saçmalık da var. Bizim zamanımızda kütüphanelerde bilgisayar yoktu. Hooşş zaten öyle her yerde bulunan bişey de değildi bilgisayar. (Ne bu ya sanki çok eski zamanlardan bahsediyormuşum gibi geldi. Yaşlandım mı ne? Bu kadar erken olmamalıydı :)) Kütüphaneye gelen kurallarına uyar, ya kitabını alır giderdi ya da araştırma yapanlar ansiklopedilerinin içine gömülür sessiz sedasız ödevlerini yapardı. Fısır fısır konuşurduk. Fısırtı azıcık yükselse sert kütüphane memuru amca pos bıyığının altından dudak büküp, kalın kaşlarını çatardı. Hele bi konuş da görüyüm bakalım. Korkardık valla ne yalan söylüyüm. Keşke o bilgisayarların olduğu bölümdeki kalabalık ergen kitlesini de çekseymişim :) Hatta durumu abartıp akıllı telefonunu alan gelmiş internete takılmak için... Gençliğimin kütüphaneleri gibi hayal etmiştim oysa :( Zaten evde okuduğum kitabım vardı onu almıştım yanıma okuyup bitirmek için ama ortam çok sesliydi. Görkem'in şevki kırılmasın diye hiç çaktırmadım rahatsız olduğumu ;-) 
Görkem bol bol kitap kokusu aldı. Rafları karıştırdı. Sessiz sessiz inceledi. Birini aldı birini bıraktı. Roald Dahl kitabı araştırdım arşivden. 5-6 tane bulundu. Benim de bilmediğim kitapları çıktı. Ama Allah bilir nerede çocuk kitaplarının arasından bulmak oldukça güç.  Yetişkin kitaplarını incelerken keşke başka bişey dileseymişim Roald amcanın kitabı geldi elime. O an nasıl mutlu olduğumu anlatamam. Çünkü onun kitaplarındaki çizimlere ve anlatıma bayılıyorum. Kitap sevmiyorum diyen çocuğa sevdirecek cinsten. Annene güven bu kitaba bayılacaksın dedim. Yaradı kütüphane havası maşallah diyeyim. itirazsız peki tamam dedi. Üyeliğimizi yaptırdık. 15 gün sonra kitabımızı teslim edeceğiz. Elimde iki tane ayrı okuduğum kitap olmasına rağmen bir kitap daha aldım anne sen niye almadın demesin diye. Hepsini nasıl okuyacağım konusunda hiç bir fikrim yok. Görkem'in aldığı kitap ilgili ayrıntılı yazıyı bi ara yazarım. Şimdilik bu kadar olsun....
Kocaman kucak dolusu sevgiler bizden sizlere olsun. İyi haftalar... 
Devamını Oku »

4 Aralık 2015 Cuma

Ruh Halleri...

ruh halleri ile ilgili görsel sonucu
uludagsozluk.com
Resim tam olarak beni anlatıyor. 

Havalar soğudu, kış geldi mevsime göre ruh halimde değişimler oluyor sanırım.Ortada hiç bir neden yokken (yok gibi görünüyor) güne düşük enerjiyle başlıyorum. Bazen çözülen/çözülemeyen sorunlar birikiyor birikiyor ruh dengemi bozuyor. Kimilerine göre var olan düzene bir başkaldırı benimkisi kimilerine göre hakkını savunma. Haklı olmayan insanlara evet haklısın diyemiyorsam, haksızlıklara tahammül edemeyip adalet yerini bulsun diye çabalıyorsam, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsam. Sorun bende mi yoksa duyarsız insanlarda mı? Ya da makam mevkii uğruna sürekli susmakta sindirmekte mi? Aman her neyse can sıkıcı işsel konular işte...
Onur 33 aylık oldu. Bu hafta işe giderken de gelirken de burnumuzdan getirdi sağolsun. İşe gitmeyin diye feryat figan. İlk önce abi okula gitmesin diye başlayan ağlamalar, arkasından bizim de çıkma saatimizi gelince çok ağlıyor. O evde ağlıyor ben işte :( Kendi işimiz değil ki çocuğumun keyfini bekleyeyim. Geç kalmadan anlamıyor, gitmem gerekten hiç anlamıyor. İki gündür çaresizliksiz içerisinde onu ağlayarak bırakıyorum yok yok terkediyorum desem sanki daha doğru olacak :( Yapmadığım şaklabanlık, vermediğim vaat kalmıyor, cık faydasız. Hani diyeceğim ki bakıcısıyla ilgili bir sorun mu var o da mümkün değil. Şöyle ki sabahları teyze gelmesin anne işe gitmesin diye ağlarken, akşamları da bakıcı teyzesini bırakmıyor anne gelmesin diye ağlıyor. Bu seferde sen işe git diyor bana. Kendi içinde öfkesini bastırınca kucağımdan tepemden inmiyor. Üniversite de dahil yıllarca çocuk eğitimi, gelişimi ve psikolojisi okudum. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya benimki de öyle oldu... Bu sökük nasıl dikilecek?
Görkem'in bu ay doğum günü var. 7 yılın afacanlıklarını geride bırakıp, 8'de neler yapabilirim diye düşünecek artık. Onun durumu da ayrı bir konu. Ödevlerini sorunsuz ve tam yapan çocuğa bişeyler oldu. Dikkatsizce, baştan savarak ödev yapmalar, dil zaten pabuç kadar sürekli anneye babaya laf yetiştirmeler, bakıcı  teyzesini zaten takmıyor. Özgüveni yerinde bir çocuk olsun diye yetiştirmeye çalışırken, doz aşımına uğradı benim evlat. Bir kendini beğenmişlik, bir ukalalıktır gidiyor ya hadi hayırlara gelsin. En son bu sabahki olay şöyle gelişti: Görkem çabuk üstünü giy kahvaltıya gel geç kalacaksın diyorum. Neymiş emir veriyormuşum giyinirmisin? kahvaltıya gelirmisin oğlum diyecekmişim emir verirsem yapmazmış.Daha bu yaşta böyleyse ben bunun ergenliğini düşünemiyorum.

Hafta sonu Görkem'le kütüphaneye gitme planımız var. Bakalım nasıl geçecek, o çok heyecanlı kütüphaneye üye olup, orada kitap okumak için... (Benim pek umudum yok). Yaşlı amcaların hakim olduğu bir apartmanda yöneticilik yapıyorum. Hafta sonu hacı emmilerle yıllık apartman toplantısı yapacağım :) O işte geriyor beni ama benimki biraz amme hizmeti artık. Benden başka yapacak kimse yok. Yoksa toplu halde madur olacağız. Hayırlısıyla onu da atlatırız inşallah.

Herkese iyi hafta sonları diliyorum.
Sevgilerimle Ülkü... 
Devamını Oku »