Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

28 Şubat 2017 Salı

Çocukların Hayal Dünyasını Geliştirmek

Çocukların hayalleri aslında onların iç dünyalarına açılan kapılardır. Hayal dünyalarına yaklaşmak bize onların düşüncelerini, isteklerini, duygularını daha yakından anlama fırsatı veriyor. Belki de pek çoğumuz çocuklar oynarken keyifle onları izleriz. Onlara bunu hissettirmemiz onların hayal dünyalarının gelişimi için daha iyi olur. Çünkü oyun zamanları onların en özel anlarını oluşturuyor. Hele de hayal kuruyorlarsa asla bir yetişkin tarafından gözlenmek istemiyorlar. 

Kitaplar zaten vazgeçilmezlerimiz arasında. Çok küçük yaşlarından beri sürekli kitaplarla büyüttüm. Hem düzgün cümle kurmalarına, hem akıcı konuşmalarına hem de hayal dünyalarına inanılmaz katkısı olan kitaplar zaten çok sıkı dostlarımız :) 

Düzgün cümle kurmaya başladıkları andan itibaren hayal dünyalarına geliştirmeye yardımcı oyunları oynamaya başlamıştık. Hayal dünyalarını desteklemek maksatlı benim bir kaç uyguladığım oyun vardı. Birincisi; Geniş betimlemelere baş vurarak, çocuğu masalın içine alacak şekilde hareketli ve canlı bir masal uyduruyorum. Ve bazı kavramları onun tamamlamasını sağlıyordum. Örneğin, "güzel bir bahar günüymüş. Küçük kaplumbağacık çevresini keşfetmeyi çok severmiş. Günlerden bir gün yine gezmeye çıkmış. Çöp bidonunun yanından geçerken bir de ne görmüş? (Burayı çocuk tamamlıyor) diyelim ki kedi dedi. Kedi ne renkmiş?Yine çocuk cevaplıyor. Kedicik çok acıkmış çöp bidonundan yiyecek bişeyler arıyormuş. Bidonun rengi ne renkmiş? (yine çocuk tamamlıyor) kırmızı dediğini var sayarak, kedicik kırmızı  çöpten yiyecek bişeyler ararken, küçük kamplumbağa yoluna devam etmiş. Masalın sonuna doğru kaplumbağa annesine rastlamış. Anneciğim nerdeydin demiş? Annesi ona ne cevap vermiş diye çocuğa sorarak masalı gidişata göre uzatıp bitirebiliriz. Çocuklar bayılıyor bu yönteme her iki oğlum da çok keyif alırdı. 

Bir diğeri de şu şekilde; oyunun kurucusu çocuk, oyuncaklar olmadan hayali bi şekilde oyuna başlıyoruz. Yine de çeşitli materyallerden faydalanmak serbest. Oyunun nerede geçtiği, benim rolümün ne olduğuna, ne iş yaptığıma, amacımızın ne olduğuna, nereye gittiğimize o karar veriyor ve ben ona göre davranıyorum. İşte çocukların arayıp da bulamadığı bir fırsat :) ebeveyn yönetimi :)) Aslında daha vardı. Şu an sadece bu ikisi geldi aklıma. Umarım siz de keyifle oynarsınız bu oyunları.

Benimkilerin her ikisi de erkek olunca evcilik kavramı bize çok uzak. Ama bu demek değil ki hayal kurmadan oynuyorlar. Erkeklerin hayalleri genelde izledikleri çizgi filmlerin kahramanlarıyla özdeşleşiyor. Onlar da o kadar güzel oynuyorlar ki. Bakıyorum ben mutfakta yemek pişirirken uzay aracı olmuş bunlar uçuyorlar mutfağın içinde. Bi bakıyorum ben hulk oldum diye geziyor Onur bende Hulk'un annesiyim o zaman diye aşlık ediyorum :) Bi bakıyorum legolardan silah yapmışlar gizlenip düşmanlara karşı ateş ediyorlar. Aslında silahla oyun oynamalarına karşıyım o yüzden hiç oyuncak silahları yok. Yaradılışında var erkeklerin silahla oynamak neyi bulsalar silah yapıyorlar :))) Hareketli oyunlar zaten hep var. Evimiz çoğu zaman savaş alanını aratmıyor. Aman sağlıkları yerinde olsun da o savaşlar bir gün bitecek nasıl olsa ;)
Onur, Görkem gibi bir abisi olduğu için çok şanslı bir çocuk. Görkem'in hayal dünyası çok geniştir. Olmadık materyallerden farklı oyunlar kurar, şaşırır kalırsın. Çocukların psikolojisi de günden güne farklılık gösterebiliyor. Bazen o kadar sıkılıyorlar ki bazen de çılgınca oyun oynuyorlar. Kimi zaman odalarında kamp kuruyorlar. İki yastık arasına bir örtü oldu sana bir çadır, bir de anneden içine yiyecek bişeyler alınca değme keyiflerine. Işığı söndürüp gece bile yapıyorlar. Kurtlar iniyor dağdan o kadar yani :)) En çok sevdiğim şey onlar beni farketmeden doyasıya onları izlemek. Zaman geçiyor, onlar büyüyor ve ben onları keyifle izlerken bu süreyi sindire sindire geçiriyorum. 

Çocuklarınızla kocamaaaan hayaller kurduğunuz mutlu günleriniz bol olsun...
Sevgilerimle Ülkü... 
Devamını Oku »

22 Şubat 2017 Çarşamba

Bloğumun 2. Yıl Çekilişine Hoşgeldiniz

  

                                 

    

6 Şubat 2015 bloğumun ilk yayın tarihi 2 yılı devirdik hep birlikte. Maşallah diyelim 😊 2 yıl önce açtığım bloğum çok kıymetli benim için; anılar biriktiriyorum burada sevgiyle, emekle... An geliyor içimi döküyorum, an geliyor sinirlendiğim konuları paylaşıyorum, en çok da evlat canları büyütüyorum burada. Veee kitaplar olmazsa olmaz tabiki de yazmaktan en keyif aldığım konulardan... Bende bıraktıklarını buraya yazmaktan, aa sahi bu kitap neyden bahsediyordu diye düşündüğümde açıp kendi yorumumu okumaktan son derece keyifli benim için. Bunların yanında birçok da blog dostluğu edindik. Bazılarınızı yolda görsem sanki yıllardır arkadaşmış gibi merhaba deyip sarılasım gelir. O derece yani :) 

Bu seneki çekiliş hediyelerim 2 yetişkin 2 ilkokul çağı ve 2 okul öncesi kitabından oluşuyor. İstedim ki çekilişi kim kazanırsa ailesinden her bireye hitap edecek kitaplar bulunsun ve kargoyu açınca herkes mutlu olsun istedim. Kazanan şanslı takipçime bunların yanında küçük minik süprizlerim de olacak tabiki de ;)

   Çekilişe katılma şartlarına gelince;
* Bloğumun izleyiciler kısmında takipçisi olmak 1 hak, 
  (Zaten takipteyseniz yorum bırakarak mail adresinizi yazmanız yeterli olacak)
* Google hesabından (G+) takipçim olmak ve paylaşmak +1 hak,
* İnstagramdan takipçim olmak +1 hak, instagram hesabınızdan paylaşmak +1 hak,
* Resimli bir şekilde bloğunuzda paylaşmak +3 hak sağlayacak. 

* Paylaşım linklerini ve mail adreslerinizi yorumlarınızda belirtmenizi önemle rica ediyorum. 

Hiç bir kitap kapağı açılıp okunmamıştır.
Çekiliş bloglarının katılımı kabul edilmeyecektir. 
Kargo ücreti bana aittir.
Yurt dışına gönderim yoktur. 
Çekiliş sonucunda kazananı yine bloğumda paylaşarak duyuracağım. 
Çekilişe katılım 12 Mart saat 24.00'de son bulacaktır. 

Şansı bol olan kazansın :)
Devamını Oku »

2 Şubat 2017 Perşembe

Kofi Veya Bağışlama Sanatı - Oliver Bantle

Kofi'ye cuma öğle arası başlayıp hafta sonu evde bitirdim. En son Momo'ya bu kadar büyük bir heyecanla başlayıp tatmin olmuş bir şekilde vedalaşmıştım. İşte Kofi'yle tanışmamız da bu şekilde oldu. Arkadaş çevremden aldığım olumlu yorumlar neticesinde tabiri caiz ise ağzımın suyu aktı okumak için 😂

Kofi çok öfkeli bir gergedandır. Öyle ki yüzüne ışık saçan aya, rüzgara, bulutlara ve çevresindeki bütün hayvanlara öfke duyar. Ta ki, bir gün büyük babası gelip, birlikte denize gitmelerini önerinceye kadar hayatını öfke içinde sürdürmeye devam eder. 

Kitabın büyük bir bölümü Kofi ve büyük babasının denize ulaşmak için yaptıkları yolculuk boyunca geçen diyaloglarından oluşuyor. Yol boyunca büyük babası Kofi'ye hayat tecrübelerinden, kayıplarından ve kazandıklarından bahsediyor. Bunu da öyle bir incelikle yapıyor ki etkilenmemek mümkün değil. Kofi çocuk kitabı görünümünde bir kişisel gelişim kitabı bence. İçinde öyle cümleler var ki içinde kocaman hayat dersleri barındırıyor. Değme kişisel gelişim kitaplarında bulunamayacak bilgilerle dolu olan bu kitaptan tekrar tekrar okumaya değer bulduğum bazı yerleri paylaşmak istiyorum. 

Kofi büyük babasına doğru yola nasıl ulaşacaklarını soruyor. Büyük babası  da şu şekilde cevap veriyor. "Deniz harika birşeydir. Bütün yollar ona çıkar. Doğru yoldan söz ediyoruz. En hızlı gidilebilecek olandan değil. En doğru yol kendi yolundur." 
Bu sohbete bağlı diyolog daha çok hoşuma gitti.
Kofi : İlk akla gelen her zaman doğru mudur?
Büyük babası : Çoğunlukla.
Kofi : Neden?
Büyük babası: Yürekten geldiği için. Yüreğin senin için neyin doğru olduğunu hemen bilir. Beyinden çok daha çabuk.  
Sonrasında diyolog uzayıp gidiyor. Lakin sözün özü diyor ki büyük babası "yüreğinin kararlarını beyninin bozmasına izin verme!" ve hemen ekliyor. 
* "Düşünceler, yüreğin yolunu açmak için vardır. Yönü tayin etmek için değil."

Bazı kararları alırken yüreğinin sesini dinlemede fayda var. Çünkü benim de hayat tecrübelerime dayanarak yaşadıklarımdan çıkardığım dersin sonucunda bu çıkıyor. Mantıklı kararlar almak için, evet enine boyuna düşünmemiz gerekiyor. Amma lakin işte bir de o düşünceleri yüreğimizin tasdik etmesi gerekiyor. İşte esas doğru yol o oluyor bence...

"Eğer akıllıysan değiştirebileceğin şeyler üzerinde yoğunlaşırsın. Üzerinde etkide bulunulamayacak şeylere karşı savaşmak zahmetli bir iştir." 

An oluyor da bazen debelenip duruyor insan elinden hiç bir şey gelmeyen konularda. Çok doğru söylemiş Kofi'nin büyük babası değil mi? Oysa öz kontrolümüzde bulunan bazı durumlar var onları değiştirmek dururken neden boşa kürek çekelim.

Gençlik yıllarımda oldukça asabi ve kaprisli bir kişilik olduğumdan kendime de koca koca paylar çıkardım çocuk kitabı görünümündeki büyükler için bu ders kitabından 😉 O zamanlar her ergen gibi bende nasihatlerden hoşlanmazdım. 😊 İşte Kofi de bundan çokça şikayetçi... Lakin büyük babası bu konularda oldukça usta olduğundan etkili bir cümle kuruyor ona. "Büyük öğretmen ben değilim, hayatın ta kendisi. Ben olsa olsa sana onu nasıl dinleyeceğini gösterebilirim." Kofi'nin davranışlarına dikkat etmesinin ve düzeltmeye çalışmasının altında büyük babasının seçtiği sakin ve olgun cümleler yatıyor. İşte biz de çocuklarımızı yetiştirirken bu hassas noktalara dikkat edersek daha ılımlı ve sakin bireyler yetiştirebiliriz.

Büyük babanın özlü sözleri :
* "Abartı, yalanın küçük kardeşidir."

Hiç bu şekilde düşünmemiştim. Sen çok yaşa büyük baba 😊 Görkem büyüdü artık karşımıza alıp, yetişkin gibi konuşuyoruz onunla çok da güzel anlıyor. İyiyi kötüyü, doruyu yanlışı anlatırken kullanılacak tam çocukların seviyesine uygun bir cümle tuttum bunu. Sizde tutarsanız buyurun buradan alın 😉

* "Öfke tükenmez ve senin içinde kalır. Senin bedenini ve yüreğini zehirler."

Bizim atalarımız da ne demiş keskin sirke küpüne zarar. Öfkelendiğiniz zaman sizde de olmaz mı? Ben bazen köpürüp yok olup gideceğim zannediyorum sinirimden. O yüzden psikologlar öfkelendiğimizde bulunduğumuz yeri değiştirmemizi, bizi sinirlendiren şeyden uzaklaşmamızı öneriyor. Öfke kontrolüne dair öyle güzel anlatıyor ki büyük baba Meru, kitap adeta akıp gidiyor.

*" Bağışlamak, kendi yüreğini incitmekten vazgeçmek demektir."

Öyle ya insan birilerini affetmediği sürece, hep hafızasında taze kalıyor yaşadıkları. Kini daha da büyüyor ne zaman bu konular açılsa kin bürüyor zihnini acılar, çevreliyor etrafını. Ve her seferinde yüreği yine yeniden inciniyor. 

Çokça kendimle yüzleşmemi sağlayan bu kitabı bana tavsiye eden canım Esra'ya (2balık) çok çok teşekkür ederim. Okumak için geç kaldığım bir çocuk kitabıymış gerçekten. Kesinlikle okumalısınız. Hiç pişman olmayacaksınız derim ben...

Bizim evin öfkeli Kofi'si 😃
Şu resimde görülen küçük afacana kaç kere dedim. Onur bak kitabıma dökeceksin diye dinlemedi beni, öfkeli küçük Kofi 😊 Kitap okurken beni izliyordu. Ağzına doldurduğu limonlu sodanın elini yanağına bastırınca kitabıma boşalacağını düşünemedi 😃Kendisi de anlamadı ne olduğunu gerçekten de yanlışlıkla olmuştu. Suçluluk psikolojisiyle hemen arızaya bağladı ama Allah'tan çabuk atlattık da keyifle okumaya devam ettim. Varol evlat! Sen çok yaşa emi! ❤ 


İşte böyle dostlar, ben Kofi'yi okurken hem eğlendim, hem düşündüm, hem de ebeveynlik adına önemli notlar aldım... 
Herkese keyifli okumalar... 
Devamını Oku »