Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

5 Haziran 2015 Cuma

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ - 2 -

küçük kız çocuklarının fotoğrafı ile ilgili görsel sonucu
Bizim genç kızın abla ve abisi yetişmiş evlenme çağına gelmiş. Sevdikleri insanlarla evlenip mutlu bir yuva kurmuşlar. Her ikisinin de hemen hemen aynı yaşlarda çocukları olmuş. Küçük kız da lise çağlarında genç bir kız olmuş artık. Yiğenlerini canını verecek kadar çok severmiş. Onlara oyunlar kurar, ablasınn başını ağrıtmasın onu biraz rahat bıraksınlar diye onları oyalarmış. Ablası her başı sıkıştığında kardeşini çağırırmış. Pazara gidecem yiğenine bi göz kulak oluver kardeşim. Temizlik yapıcam çocuklara bakıver kardeşim. Gel kardeşim git kardeşim. 

Genç kız abisiyle cinsiyet farkında dolayı biraz daha mesafeliymiş. Ablası onun için öyle kıymetliymiş ki bir dediğini iki etmezmiş. Ablasının kocası geceleri hep geç gelirmiş. Artık ilişkileri yıpranmış sevgileri azalmış. Evlerinde huzur kalmamış. Eniştesi sürekli alkol alıyor ablasını dövüyormuş. İçi parçalanıyormuş genç kızın ama elinden de hiç birşey gelmiyormuş. Ablasını yüzü gözü mor görmek onu kahrediyormuş. Abileri durumun farkındaymış ama olaya hiç müdahale etmiyormuş. Kardeşinin dayak yemesini görmezden gelmiş. Belki de gerçekten görmemişti. Araları eskisi kadar sıcak değilmiş. Derdini erkek kardeşine anlatamaz olmuş. Bu olaylar karşısında annelerinin elinden hiç birşey gelmiyor, sadece çaresizlik içerisinde evladının yuvası bozulmasın diye dua ediyormuş.

Bir gün anneleri amansız bir hastalığa yakalanmış. Çaresi olmayan bu hastalık annelerini günden güne tüketmiş. Yenik düşmüş kadıncağız yaşam mücadelesini kaybetmiş. Genç kız henüz lise çağındaymış annesini kaybettiğinde. Annelerinin ölümü üç kardeşi de yıkmış perişan etmiş. Artık hiç birşey eskisi gibi olmayacakmış. Üçünün de büyük desteğiymiş anneleri dağ gibi arkalarında durur dar günlerinde imdatlarına koşarmış. Tutunacak dalları kalmayan kardeşler birbirlerine sıkı sıkıya bağlanmışlar.

Aradan 2-3 ay kadar zaman geçmiş babaları yalnız yapamayacağını ve evlenmek istediğini söylemiş. Hem bu karardan hem de annelerinin ölümünden en çok etkilenen genç kız olmuş. Annelerinin dost bildiği insanlar eş arayışına çıkmışlar babaları için. Adamı evlendirmek için sıkı bir arayış içine giren akrabaları çok geçmeden hayırlı bir kısmet bulmuşlar. Uzak bir köyde bütün kardeşleri evlenmiş bir tek eşi benzeri bulunmayan türünün son örneği 40 yaşlarında bir kız bulmuşlar. Tabi adam varlıklı kim duysa evlenmek istiyor. 40'lı yaşlardaki kız alelacele bohçasını toplayıp, köyünden ayrılıyor. Evlenme hazırlıkları başlıyor. Bir yandan nikah günü alınıyor diğer yandan kolunun yarısını kaplayacak kadar bilezikler. Altınlar koluna girdikçe kızın gözünde yıldızlar parlıyor. Bunca yıldır köyden bir tane bile isteyeni çıkmayan kız kendisini değerli görmeye başlıyor. Adam çocuklarıyla tanıştırıyor müstakbel eşini. Ne yapsınlar çocuklar içlerinde yaraları taze, annelerinin toprakları henüz kurumamış çaresiz kabul ediyorlar bu evliliği.
Allah'tan öyle düğün dernek kurulmamış. Sade bir nikah töreniyle evlenmişler. Genç kız yaşadığı kederi kelimelere dökemiyormuş. Yaşadıklarına inanamıyormuş. Babasının nikahına gitmiş daha kötüsü ne olabilirdi diye düşünüyormuş aklından. Çok sevdiği biricik babasının ağzından çıkacak evet sözcüğünü duymadan inanmıyormuş bu evliliği sanki bir kabustaymış gibi hissediyormuş. Ve işte o an bir yastıkta yaşlanmaya EVET diyordu babası. Sözcüklerin anlamını yitirdiği bu kapkaranlık gün bitsin istiyormuş. Oysa onun için hayat mücadelesi yeni başlıyormuş...

DEVAMI GELECEK...

4 yorum:

Okuduysanız ve yorum bırakırsanız sevinirim :)