Yazarın ilk kitabı "Uçurtma Avcısı'nı" geçen yıl ocak ayında okumuştum. Bloğum yokmuş o zamanlar ki yazmamışım. Bitirdikten sonra günlerce etkisinden kurtulamamıştım. İkinci kitabı olan "Bin Muhteşem Güneş" i burada anlatmışım birazcık. Onu da çok beğenmiştim. Ve yazarın son kitabı uzun süredir aklımda takılı olan ruh halimin bir türlü okumaya hazır olmadığı "Ve Dağlar Yankılandı"'yı da iki hafta önce kadar bitirdim. Bu kadar ruh halimi hazırlamaya gerek var mıydı? İlk kitaplarıyla aynı dram yoğunluğunda mıydı? Çeşitli sorular kafamın içinde dolaşa dolaşa başladım okumaya. Yaklaşık 20 gün süründü elimde. Sürünmesini kitaba mal etmeyelim ben çok vakit bulamadım. Ya da bulmak istemedim aman ille doğrucu başımı olucam neyse ne işte! Sürüklemedi beni okumak istemedim...
Kapaktanda anlaşıldığı üzere iki kardeşin hikayesiyle başlıyor. Babaları onlara harika hikayeler anlatıyor. Hatta kitabın ilk başı babalarının anlattığı etkili bir hikayeyle başlıyor. Hikayede bir devden bahsediyor. Dev köylerine geliyor ve bir evi seçiyor. Devin seçtiği evdeki çocuklardan birisini deve vermek için seçim yapmak zorunda kalıyor anne-baba. Ya seçimini yapıp içlerinden birini verecek ya da sabahın ilk ışıklarıyla dev gelip, o ailenin bütün çocuklarını alıp götürecek. Devin götürdüğü çocukların hiç birisinden haber alınamıyor falan. Tamam kabul ediyorum bu aralar fazlaca çocuk kitabı okuduğum doğrudur. O nedenle devli hikayeleri gerçek gibi algılayıp keşke devin hikayesiyle devam etseydi kitap diye hayıflandığımı itiraf edeyim (yüzü kızaran mahçup bir ikon).
Kitabın girişi çok iyiydi yani ben çok etkilendim. Ama ondan sonra koptum desem değil. Hep en müsait olduğum zamanda okumaya çalıştım kopmadım da. Kafamın boş olduğu anları tercih ettim (öyle bir anım var mı ki acep?) Bir süre sonra kader iki kardeşin yollarını ayırıyor. Yolları ayrıldıktan sonra konu bütünlüğü bir süre daha devam ediyor. Ama ondan sonra kitabın ortalarına doğru farklı kişilerin ağzından devam ediyor anlatılmaya, kişiler bana çok fazla geldi o onla evlendi onun torunu onun çocuğu derken herkesin çorbada tuzu var anlayacağınız. Sonunda da durağanlık devam ediyor. Açıkçası yazar bu kitabıyla beni hiç tatmin etmedi. Hatta okuyacak arkadaşlarımı da uyarıyorum aman diğer iki kitap gibi düşünüp de beklentinizi yüksek tutmayın. Sonra benim gibi sükut-u hayale uğrarsınız...
Keyifli bol kitaplı günler dilerim.
Sevgilerimle Ülkü...
Kapaktanda anlaşıldığı üzere iki kardeşin hikayesiyle başlıyor. Babaları onlara harika hikayeler anlatıyor. Hatta kitabın ilk başı babalarının anlattığı etkili bir hikayeyle başlıyor. Hikayede bir devden bahsediyor. Dev köylerine geliyor ve bir evi seçiyor. Devin seçtiği evdeki çocuklardan birisini deve vermek için seçim yapmak zorunda kalıyor anne-baba. Ya seçimini yapıp içlerinden birini verecek ya da sabahın ilk ışıklarıyla dev gelip, o ailenin bütün çocuklarını alıp götürecek. Devin götürdüğü çocukların hiç birisinden haber alınamıyor falan. Tamam kabul ediyorum bu aralar fazlaca çocuk kitabı okuduğum doğrudur. O nedenle devli hikayeleri gerçek gibi algılayıp keşke devin hikayesiyle devam etseydi kitap diye hayıflandığımı itiraf edeyim (yüzü kızaran mahçup bir ikon).
Kitabın girişi çok iyiydi yani ben çok etkilendim. Ama ondan sonra koptum desem değil. Hep en müsait olduğum zamanda okumaya çalıştım kopmadım da. Kafamın boş olduğu anları tercih ettim (öyle bir anım var mı ki acep?) Bir süre sonra kader iki kardeşin yollarını ayırıyor. Yolları ayrıldıktan sonra konu bütünlüğü bir süre daha devam ediyor. Ama ondan sonra kitabın ortalarına doğru farklı kişilerin ağzından devam ediyor anlatılmaya, kişiler bana çok fazla geldi o onla evlendi onun torunu onun çocuğu derken herkesin çorbada tuzu var anlayacağınız. Sonunda da durağanlık devam ediyor. Açıkçası yazar bu kitabıyla beni hiç tatmin etmedi. Hatta okuyacak arkadaşlarımı da uyarıyorum aman diğer iki kitap gibi düşünüp de beklentinizi yüksek tutmayın. Sonra benim gibi sükut-u hayale uğrarsınız...
Keyifli bol kitaplı günler dilerim.
Sevgilerimle Ülkü...
Yazarın en sevdiğim kitabı Bin Muhteşem Güneş. Bu son kitabını ise pek beğenmedim. Karmaşık olay örgüsü ile ne yapmaya çalışmış acaba? En baştaki masal güzeldi sadece onun dışında aklımda kalan, etkilendiğim bir yönü yok malesef. Bir de dini bir kavram ile müstehcen bir ifadeyi aynı cümlede kullanmış. (Ne olduğunu yazmayayım) O yüzden yazardan da soğudum. Böyle işte canım. Eee daha daha nasılsın :) ❤
YanıtlaSilTeşekkür ederim samimi yorumun için hemen hemen aynı şeyleri hissetmişiz...
SilYazar iyi hoş, hikayeler dokunaklı da hepsi illa ki Amerika'ya uzanıyor, 'demokratikleşiyor' ya ona takılıyorum her seferinde...
YanıtlaSilÇocuk kitaplarına sıra gelmiyor bu günlerde.
Amerika'ya dokundurma olayı beni çok rahatsız etmiyor. Ben yazarın kitaplarına başlamadan önce nasıl bir duygusallık içine giriyorsam artık. Onu hiç hissetmiyorum bile Filiz.
SilFarkındayım yok yazılıyorsun çocuk kitapları konusunda ;)