Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

28 Eylül 2015 Pazartesi

TATİL TALİHSİZLİKLERİ

Bu yıl herşeyi geriden takip ediyorum. Herkes tatili bitirdi ben sonradan yaptım. Yazısını bile yazdı koydu bir köşeye... Bayramdı seyrandı düğünlerdi o gezmeler bu gezmeler iş yerinde zaten vakit yok derken tatil yazımız bu zamanı buldu. Ama tabi benim için mühim olan bu yazıların onlara hatıra kalması ne zaman yayınlandığı değil.
Daha önce de tatile çıkma yazımda  "gidelim buralardan"  belirttiğim gibi bu yıl gelmek bilmeyen tatilimiz nasıl geçti. İkiye böldüm tatil yazısını ilk  önce aksiliklerden başlayayım güzellikleri sonra yazayım ki bu yılın tatili en son aklımızda o şekilde kalsın istedim.

Bu yıl valizleri küçük küçük hazırladım. Hem arabaya daha rahat yerleştiriliyor. Hem de ayrı ayrı olunca eksik gedik daha rahat tespit ediliyor. Çocukların eşyalarını bir valiz, eşimle benimkini bir valiz, şişme su oyuncakları ve ayakkabılar için bir valiz ve küçük bir de plaj çantası hazırladım. Gücümün yettiği valizleri kapının önüne koydum. Ben ayrıntıları hallederken eşim valizleri arabaya yerleştirdi. Aldım kol çantamı çıktım. Neyse yollar zaten berbattı çok kalabalık ve saygısız şoförlerle doluydu. 3-4 kez yüreğim ağzıma geldi. Viraj tırmanırken çift şerit hakkını bizim kullanmamız gerekirken iniş yolunda kullanan çok kıymetli şoförlerle arabalarımız burun buruna geldi. 
Kazasız belasız vardık otelimize. Valizler odamıza geldi. Öğle yemeği vaktiydi. Çocukların valizini açayım da daha serin tutacak birşeyler giydireyim onlara dedim. Anaaam bir sağıma bakıyorum bir soluma o an kafamdan aşağı kaynar sular indi sanki Çocukların valizi yok. Arabada kalma ihtimalini bile düşünmedim. Çünkü o valiz ağır olduğu için kapının önüne koymamıştım çocukların odasındaydı. Anladım ki çocukların bütün eşyaları evde kaldı. Tatilde bi insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi başıma geldi. Benim gibi aman bişey unutmayayım diye pimpiriklenen birisi için çok fazlaydı bu durum. Bir yandan olan oldu artık diyip diğer yandan da çözüm merkezi gibi çalışmaya başladım. Evin anahtarını temizlikçiye bırakmıştım. Sağolsun çok yakın bir arkadaşımdan ondan anahtarı alıp, valizi kargoya vermesini rica ettim. Kargo müdüresi de arkadaşımız olunca onu da arayıp salı sabah elimizde olacak şekilde ayarlamaları yapması için rica ettim. Günlerden pazar olmasaydı ertesi gün bile elimizde olabilirdi aslında ama aksilik yaa...
İki gün boyunca Görkem sabah kahvaltılarında ve akşamları bu kıyafetle dolaştı. Aslında bu durumda en madur bendim. Çünkü benim mayomu da çocukların valizine koymuştum. 2 gün boyunca sıcakta piştim. Gölgede kitap okudum. Pasta börek yiyerek, kendimi yemeye içmeye vurdum. 
Onur da bu şekilde dolaştı dolaşmasına da 2. günün sonunda tişört artık kirden görünmüyordu. Şortu zaten ilk gün mahvetti. Allah'tan gündüzleri hep denizde oldukları için kıyafet gerekmedi. 

Odadaki klimaları hiç açmadık aman çocuklar hastalanmasın diye. Ama eksik olmasın lobideki -15 dereceye ayarlı klimalar sayesinde tatilin ilk gecesi Onur ateşlendi. Aile hekimimizi aradık. Belirtilere göre kullacağımız ilacı söyledi. O gece sabaha kadar Onur'un ateşini ölçmekten uyuyamadım. Sabah uykusuz anne ve hasta çocuk olarak deniz ve kumun tadını çıkarmaya çalıştık. Lakin ishal yapan antibiyotik poposunu mantar yapınca ve oturamayacak kadar da acıyınca krem tedavisine başladık. Antibiyotiği değiştirmek için tekrar doktorumuzu aradık. Zaten şurup içme faslımız işkenceden hallice olunca otel odası nerdeyse yoğun bakım ünitesi olacaktı. Tatil boyunca şuruba devam ettik. Bir de onun saatini takip ettik. 


Salı sabahı valizimiz sağ salim elimize ulaştı. İyiki ulaştı migren hastası olduğum ve böyle şeylere kafayı çok taktığım için başımın ağrısı hiç kesilmedi 2 gün boyunca. Valiz geldi ağrı gitti :) anlayacağınız. 
Görkem mini diskoyu hiç sevmedi çok çocukça buldu. Onur minicik boyuyla özgürce dolaşıp dans ediyordu. O gün akşam da odadan aşağı inerken ilk defa bi fotoğraf çekiyim dedim. Neyse aşağı indik. Babası Onur'un yanındaydı mini disko da çok kalabalık olduğu için ve bizimkinin de boyu kısa olunca arada takip etmek bir hayli zor oluyordu. Birden babasının gözünden kaybolmuş. Her yere baktık bulamadık. Animasyon şefine anons ettirdik. Allah'tan üstünde de belirgin figürlü bir tişört vardı. Türk dayanışmasını sonuna kadar yaşadık. Bütün Türk aileleri aramak için ayaklandı. Herkes dört bir koldan Onur'u aradı. 15 dakika kadar aradık. Lokanta bölümünde kendi başına gezerken bulmuşlar. Havuza falan düşer diye o kadar çok korktum ki. Neyse  bir Türk ailesi bulmuş Görkem'den numaramı almışlar. Beni aradılar,  Onur'u görünce sinirlerim bozuldu. Başladım ağlamaya kendimi tutamıyorum. Görkem çok korkmuş kardeşime bişey oldu diye. O zaten yarım saat ağladı hiç susmadan çok korktuk ailecek. O an çocuğunu kaybetmiş aileleri düşündüm demekki böyle kayboluyorlarmış çocuklar diye düşünmeden edemedim. Kucağıma aldım kokladım bağrıma bastım yavrumu. Allah bir daha yaşatmasın beterinden korusun. 

Ondan sonraki günlerde Görkem kardeşinin elini hiç bırakmadı. Mini discoda bile bu şekildeydiler. Zaman zaman kardeşini kıskansa da o çok iyi bir abi olmuş bunu bize ispatlamış oldu. 
Allah herkesin evladının içinde benim yavrularımı da bize bağışlasın. 
Acılarını ve yokluklarını göstermesin. 

10 yorum:

  1. Amanın bu kadar aksiliği nerede biriktirdin arkadaşım. Sen iyi taraflarını yaz hemmen...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ne biliyim nazar mı oldu göz mü var arkadaşım yaşayınca alıştık heralde de yazınca bana da çok geldi :)

      Sil
  2. Ayyy geçmiş olsun. Bu valiz kaybı durumları beni hiç yormaz, genelde hep eksik eşya ile yola çıkarım zaten. Ben olsam hemen kendime ucuz yollu bir mayo alırdım, çocukları da sal gitsin yapardım. Pismiş vs boşveririrdim. İşte hepimiz çok farklıyız birbirimizden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiz.
      Sevgili Elif, öyle olmayı gerçekten çok isterdim. Çünkü oraya yazmayı unutmuşum hatta ekleyeyim bunu da yazıma çünkü valizler gelinceye kadar 2 gün boyunca başımın ağrısı hiç kesilmedi. Ne zaman valizler geldi benim baş kendine geldi.

      Sil
  3. Bavul unutan ilk siz değilsiniz :) 6-7 sene evvel Ayvalık'a giderken bavulumu evde unuttuk.Bizde de herkese bir bavul hazırlanıyor.Benim bavulu babam aldı sandım, babam da ben aldım sanmış böylece bavulsuz otele vardık.Lobiden bavulların gelmesi ve başından kaynar sular dökülmesi olayını çok iyi bilirim :) Ufaklıkların hastalanmasına, kaybolmasına çok üzüldüm. Neyse ki her şey düzelmiş. Hoş geldiniz bu arada :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbuldum seviyorum buraları yeni arkadaşlıkları aynı duyguları yaşayanların olması tesellisi olsun artık :)

      Sil
  4. Merhaba , hay allah biraz olaylı bir durum olmuş kıyamam ben ona .. Bavul olayı da çok kötü olmuş geçmiş olsun ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, aynen öyle bir hayli olaylı bir tatil oldu.
      Teşekkür ederiz.

      Sil
  5. Ciddi bir aksilik olmuş. Bir dahaki tatilde kapıya ilk konan bavul çocuklarınki olacaktır sanırım:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle ve tek tek kontrol bizzat kendim yapacağım :)))

      Sil

Okuduysanız ve yorum bırakırsanız sevinirim :)