Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

22 Mayıs 2015 Cuma

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ - 1 -


dostluk kardeşlik resimleri ile ilgili görsel sonucu

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır saller iken çookk çok eski zamanlarda biri kız diğeri erkek iki kardeş varmış.Babaları şehir şehir gezer toptancılık yaparmış. Bazen aylarca eve uğramadığı olurmuş. Anneleri ise dişinden tırnağından arttırdıklarıyla evi geçindirmeye çalışırmış. 
İki kardeş öyle iyi anlaşırlarmış ki hep beraber oynar tüm vakitlerini beraber geçirirlermiş. Oyuncakları olmadığından çamurdan oyuncaklar yapıp, oyun kurarlarmış kendi hayal dünyalarında. Maddi durumları çok iyi olmadığı için yokluk içinde geçirdikleri günlerde bir zeytini bile paylaşırlarmış. 100gr. siyah zeytin bir de yanında ekmek olursa mutluluktan havalara uçarlarmış.
Çocuk ya bunlar haylazlıktan da geri kalmazlarmış. Hele erkek olanı kök söktürürmüş zavallı annesine. Nerde ağaç var oraya tırmanırmış. Zaten mahallede onunla yaşıt erkek çocuğu olmadığından genellikle kız kardeşiyle ya da onun kız arkadaşlarıyla onların oyunlarına dahil olurmuş. Ah bu bizim sıkı kardeşlerin herşeyleri iyiymiş hoşmuş da derslerle pek alakaları yokmuş. Zavallı kadın ne yapsın evlatları sınıf geçsin diye okulu yol edermiş. Öğretmene köy yumurtaları, sütler, yoğurtlar, peynirler... Artık köy yerinde elde avuçta ne varsa götürürmüş kadıncağız.
 Gel zaman git zaman bunlar zar zor ilkokulu bitirmişler. Birisi 11 diğeri 12 yaşına ulaşmış. Zaten dersleri çok iyi olmayan kız kardeşi köy yerinde kız çocuğu okutulurmuymuş düşüncesiyle okula göndermemişler. Erkek olan yine iteleye kakalaya devam etmiş tabi okula. Biri okula gidiyor diğeri ev işlerinde annesine yardım ediyormuş. Mahalledeki kız çocuklarıyla kızsal oyunlar oynuyor. Konuşan bebek hayalleri kurarak bezden bebeğine annelik yapıyormuş. Babaları eve çok uğramadığından baba otoritesinde yoksun daha çok anne şefkatiyle geçirmişler günlerini.
Zamanla babaları işlerini düzeltmiş; artık biraz daha fazla para kazanır olmuş. Eve daha çok para gönderebiliyormuş. Daha sık gelir olmuş evine çocuklarının yanına. Hanım hanım demiş bir gün:
- İşlerden güçlerden ben bu çocukların nasıl büyüdüğünü göremedim. Artık maddi durumumuz daha iyi olduğuna göre yuvamıza bir birey daha katmaya ne dersin " demiş adam. "Sen nasıl istersen öyle olsun bey" diye eklemiş kadın. Bu konuşmalarının üzerinden aylar geçmesine rağmen henüz bir bebek sahibi olamamışlar. "Aman bey kederlenme ne yapalım bizim zaten iki tane evladımız var olursa olur olmazsa olmaz kızımız da var oğlumuz da" diye eklemiş genç kadın. "Yok yok bu iş böyle olmaz bir doktora gidelim hele " demiş adam. Adam almış karısını şehirdeki bir doktora götürmüş. Doktor ciddi bir sorun  olmasa da bir kaç ilaç tedavisiyle yeniden bebek sahibi olabileceklerini anlatmış. İkna olan genç çift köylerinin yolunu tutmuş. Artık çok parası varmış adamın tanınmış saygın bir tüccar olmuş.
Aylar geçmiş yıllar geçmiş. Kuşların cıvıldadığı, ağaçların çiçek açtığı, kelebeklerin ağaçtan ağaca konup, arıların rengarenk çiçeklerden bal aldığı güneşli bir bahar gününde genç kadın adama bir bebek müjdesi vermiş. Dünyalar adamın olmuş. Hamilelik sürecini rahatsızlanarak geçiren kadına bu zor günlerinde küçük kızı yardımcı olmuş. Zaten ev işleriyle meşgul olmaya başlayan küçük kız annesinin rahatsızlığının iyice artmasıyla evin yükünü omuzlamış. Dokuz ayı bu şekilde geçirmişler.
Sabah ezanlarıyla başlayan doğum sancıları sabahın sekizinde bir kız bebek ıngasıyla son bulmuş. Küçücük minicik elleri, öpmelere kıyamayacak kadar hassas pembemsi bir teni varmış. Çok sevmişler ailelerinin yeni bireylerini. Abisi de ablası da kucaklarından indirmiyorlarmış. Kıskanacak yaşı çoktan geçmişler. 14-15 yaşlarında erişkin abi ve ablaydı onlar. Kim bilir belki de yalnızca anne- babası onları erişkin olarak görüyordu. İçlerindeki çocuk büyümemişti. Babalarının küçük kardeşlerini kucaklaması, öpmesi, baba sıcaklığı göstermesi onları rahatsız etmeye başlamıştı. Sürekli babalarından hiç böylesine sevgi görmediklerini, onlarla hiç böyle ilgilenecek vakti olmadığını konuşuyorlarmış. Bu durum onları derinden yaralıyormuş.
Annesi ev işleriyle ilgilenirken küçük kızla ablası ilgilenirmiş. Onun yaşlarında bir kardeşi olmadığı için mahalledeki çocuklarla oynarmış hep.Onu gezdirir, gönlünü hoş tutacak oyunlar oynatırmış. ablası. Küçük kız abla ve abisine hayranmış ablasının yüksek topuklu ayakkabılarını giyer yürümeye çalışırmış. Onun gibi makyaj yapıp süslenirmiş kimi zamanda. Abisiyle öyle uzun uzun sohbetleri olmazmış. Onlara karşı sevgisi tarif edilemeyecek kadar fazlaymış. Zaman su gibi akıp giderken, okul çağı gelmiş.  Başarılı bir okul hayatı geçirmiş. Sınıfının en çalışkan öğrencilerinin içindeymiş. İlkokul son sınıfta okuldan sadece beş kişinin katılabildiği bir sınava girmişler. Beşi birden kazanmış sınavı. Ortaokul hayatına iyi bir okulda başlamış.
Maddi açıdan para sıkıntıları kalmadığı için abla ve abisi eski günlerin acısını çıkaracak kadar çok para harcarlarmış. Büyük şehire gidip gönüllerine göre yer içer, pahalı elbiseler alırlarmış. Yaşıt olmanın verdiği avantajla sürekli beraber gezmeye, eğlenmeye, tatile giderlermiş. Çirkin ördek yavrusu misali küçük kardeş gözü yaşlı evde öylece kalakalırmış. Sen küçüksün sen gelemezsin diye küçük kardeşlerini önemsemeden, onun varlığını bir kardeş olarak kabullenmeden yok sayarlarmış. Küçük kızın içindeki fırtınaları kimseler görmezmiş. Kendini hep "bir gün ben de büyüyeceğim, o zaman bende onlarla gezip dolaşacağım" diye avuturmuş. Çocuk aklı işte o büyüyünce onlarında büyüyeceğini onların hep o yaşlarda kalmayacağını dolayısıyla paylaşımlarının hiçbir ortak yanı olamayacağını hiç düşünmezmiş.
Evet bir gün büyüyecekti. Ve o zaman hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı.

DEVAMI GELECEK...



8 yorum:

  1. ilginç bir hikaye. ama abla ve abiye ayırımcılık sezdim ben *-*

    YanıtlaSil
  2. roman gibi yaaa. etkileyici bir hayat.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında daha etkileyici yanları vardı kırptım ilk başta tek post olarak yola çıktım baktım uzayacak keseyim dedim. İkiye böleyim keşke kırpmadan yazsaydım 3 post falan olurdu. Neyse böyle böyle post yayınlama acemiliğimizi atıcaz üzerimizden işte :)
      İdare edin sevgili blog arkadaşlarım :)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Devamı "bir varmış bir yokmuş -2- " olarak mevcut blogda ;)

      Sil

Okuduysanız ve yorum bırakırsanız sevinirim :)