Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

13 Haziran 2017 Salı

Herşeyden Önce İnsan Olabilmek

insan olmak ile ilgili görsel sonucu
Malum karneler verildi, tatil başladı. Görkem karneyi aldığı gün biraz üzgündü. Duygusal, ince düşünen ve sık sık empati kuran bir çocuktur. Birinci dönem harika bir ingilizce öğretmeni vardı. Kadın Amerika'da kalmış, daha çok çocukları konuşmaya yönlendiren çok sevecen ve enerjik biriydi. Görkem de severek kelime ezberleyip, ödevlerini hoplaya zıplaya yapıyordu. 

İkinci dönem çok sevdiği öğretmeninin tayini çıkmış, gitti. Onun yerine açığı kapatmak için sözleşmeli bir bayan öğretmen başladı. Görkem sürekli öğretmeninin hiç gülmediğini, asık suratlı olduğunu, onlara çok sert davrandığını hatta sabahları sınıfa girerken "good morning children" bile demeden sandalyesine oturduğunu üzülerek anlatıyordu. Bende herkesin mizacının farklı olduğunu, herkesin güler yüzlü olamayacağını izah ettim. İlk sınavlarını oldular, sınav öncesinde de en yüksek alana sürpriz bir hediye alacağını vaat etmiş. Görkem 96 alarak, en yüksek notu almış. O gün nasıl mutlu havalara uçuyor. Sanırsınız öğretmeninin alacağı oyuncağa ihtiyacı var. Evde her tür oyuncağın alası var ama adı çocuk işte bunların... Sınavdan sonraki ilk ingilizce dersini iple çekti yavrum. "Alıcam daha almadım" demiş. Sonraki her hafta yine umut ederek gitti bütün ingilizce derslerine. Ve hüsrana uğramış vaziyette döndü eve. "Oğlum zaten alsa da çok iyi bir oyuncak bekleme, iyi oyuncaklar çok pahalı, iyi bir oyuncak almaz öğretmenin" dedim. Her hafta geçiştirdi durdu öğretmeni... En son "karne günü alacağım" demiş. 

Bir gün nasıl bir ortamdı bilmiyorum ama bütün öğretmenlerin ve müdürün yanında Görkem, ingilizce öğretmenine "öğretmenim adınız Sevgi olduğu kadar keşke biraz da bize sevgi gösterseniz" demiş. O gün tesadüfen eşim okula gitmişti. Öğretmen burnundan soluyarak "çok saygısız bir çocuk yetiştirmişsiniz" demiş. Eşim "siz de küçücük çocuklardan sevginizi esirgemeseydiniz" gibi bişeyler demiş. O gün olayı bana anlattığında çok sinirlenmiştim. Okul müdürüyle görüştük zaten sözleşmeli olduğunu birkaç veliden daha şikayet aldığını, gerekli uyarıları yapacağını söyledi. Bu olay zaman aşımına uğradı ve ben ilk kez böyle bir olayı atladım. 

Karne günü gelip çattı. Her dönem sonunda bu tatlı heyecanına ortak olmak için okuluna gidiyor, sınıf öğretmeniyle bir hatıra fotoğrafı çekiyorum. Karnesine Görkem'in ingilizcesi iyi düşmüş. Tamam oğlum benim için hiç önemli değil, ben senin ne kadar kelime bildiğini, nasıl cümle kurabildiğini biliyorum. Benim için önemli olan bu, takma kafana mühim olan senin öğrenmen oğlum dediysem de takıldı kaldı. "Zaten öğretmen söylemişti anne" dedi. "Karnene iyi yazacağım diye... Aaaa anne dur hediyemi sorayım öğretmene" dedi. Hevesle yanımda koşarak ayrıldı. Gözlerindeki ışık sönmüş, umudu kırılmış, güvenini yitirmiş şekilde yanıma döndü. "Öğretmenim hediyemi aldınız mı" diye sormuş. Çocuğun yüzüne dahi bakmadan cevap bile vermemiş. Aslında Görkem'i en çok yaralayan hediyesini almamış olması değil, yüzüne bile bakmadan cevap verme tenezzülünde dahi bulunmaması olmuş...

Okuldan ayrılırken kendini el kadar çocuğun söylediği söze takarak, hak ettiği notunu ama en çok da sevgisini ve güler yüzünü esirgeyen bu öğretmenin yanına gitmek hiç içimden gelmedi. Ve yol boyu oğluma isterse herkesin öğretmen, doktor, mühendis, avukat olabileceğini ama insan olabilmek için vicdan, merhamet, sevginin şart olduğunu anlattım. "Senin öğretmenin öğretmen olabilmiş ama insanlıktan nasibini alamamış çocuğum" diye ekledim. Heybesine hayat derslerinden bir tanesini daha koymuş oldu... 

Bu olay o kadar içini acıtmış ki en yüksek notu aldığı halde iyi düşmesi, hem de sınavdan iyi alan arkadaşlarının karnesine çokiyi düşmesi...Vee en çok da yüzüne bakmadan o orada yok gibi davranması :((( Günlerce bunu anlattı durdu yavrum. Bu kadar etkileneceğini tahmin dahi etmiyordum.  Onun bu kadar takması da beni derinden yaraladı... 

İlk kez bir dönem boyunca bir öğretmeniyle konuşmaya gitmedim. O sevimsiz ifadesini bir kaç veliden daha duyunca iyice soğudum ve okula gitmek istemedim. Bir yandan keşke gitseydim en azından şu hediye olayından haberimiz olduğunu anlatır ve alması için biraz da olsa rahatsız olurdu diye düşündüm. Belki küçücük çocuklara sevgi göstermeyi öğretemezdim ama en azından sayemde verdiği sözün arkasında durmayı öğrenirdi....

Oldu o zaman Sevgi öğretmen bundan sonra daha başka çocukların kalbini kırmaya devam etmemen dileğimle, sana bundan sonraki yaşamında sevgiden mahrum o taş kalbinle ve iletişimden bihaber hayatında mutluluklar dilerim... 

16 yorum:

  1. İnsan olmak için fakülte bitirip mürekkep yalamak yetmiyor maalesef.İçindeki güzel duyguları yitirmiş bir öğretmen çocuğa ne verebilir ki? Öğretmenler örnek alınması gereken kişilerdir. Böylesi öğretmenlerin neyinden örnek alacak çocuklar? Bence yüreğinde sevgiyi,merhameti, dürüstlüğü taşımayanlar öğretmen olmasınlar.En azından davranışlarıyla kırmamış olurlar çocukları. Umarım çocuğunuzun karşısına daha iyi öğretmenler çıkar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğretmen olmak için ayrıca psikoloji testine tabi tutulması taraftarıyım ben açıkçası..
      İnşallah öyle umut ediyorum en kötüsü bu olsun ve hep iyilerle karşılaştırsın tüm çocuklarımızı...

      Sil
  2. Öğretmenlerin en başta verdikleri sözü tutmaları; onların eğitimi ne kadar önemsediklerini gösterir.
    Bir kaç kere yazıp sildim; Görkem hayatında edindiği deneyim ileride bu tür insanlarla karşılaştığında nasıl davranacağını küçük yaşında öğrendi. Tabi bir de insanlara karşı güven duygusu da incindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel ifade etmişsiniz gerçekten onun güven duygusu zedelenmesin diye küçüklüğünden beri hep çaba gösterirken dışarıdan birisinin daha küçük yaşta olan bu çocuğun güven duygusunu incitmesi çok üzücü. Diğer taraftan herkese güvenmemesi gerektiğini bu kadar çabuk öğrenmesi sevindirici tarafı diye bakmaktan başka elimden bişey gelmiyor...

      Sil
  3. Öğretmenlik gibi kutsal sayılacak mesleği herkes yapamaz. Dediğin gibi fakülte bitirip öğretmen olmuş ama insan olamamış haspam. Kıyamam ben Görkem'e. Canım benim çok üzülmüş belli. Ama üzülmesin var öyleleri. Ben mesela, işitme engelimle türkçe dersinden 60 aldım diye öğretmenimden dayak yemiştim. Sebebi de 60 almam. Daha yüksek almalıymışım. Ama bana kimse anlatmadı, öğretmen de anlatmadı. Dudak okumakla ne kadar anladıysam, kitap okumakla ne kadar anladıysam o kadarını yapmıştım. Menenjit sekelinden dolayı öğrenme güçlüğüm vardı. Ben öğretmenin bana aferin demesini beklerken yüzüme gelen tokatla neye ugradığımı şaşırmıştım.
    Görkem'e söyle hiç üzülmesin. Zaten o öğretmenin alacağı hediyeye hiç ihtiyacı yoktu. En guzel hediye ilgi ve sevgi..
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazık senin zamanında da öğrencisinden bihaber öğretmenler varmış demek ki. Yazık çok yazık öğretmen olmayı yazın tatili çok kışın da tatili var oh ne rahat meslek diye seçenlere yazıklar olsun. Eğer ki amaçlara eğitime gönül vererek küçücük çocuklara en iyisini vermek için çabalamaksa da helal olsun...
      Sevginin en güzelini vermeye çalışıyorum elbette bir anne olarak, ama işte illa ki bu duygu dışarıdan da tatmin istiyor. Çok teşekkürler sıcacık ve samimi yorumun için ♥

      Sil
  4. Kuzum Görkem...
    Hayat insanları sana uygulamalı olarak anlatmaya erken başlamış, üstelik karşına çıkan kişi senin için örnek teşkil etmesi gerekirken senin kadar insanlıktan nasibini alamamış birisi olmuş.
    Ücretli öğretmenlerin de bir sicili vardır, bu uygulaması bir yerlere işlenmeli ve karşısına çıkmalı diye düşünüyorum. En azından İlçe Milli Eğitime bir dilekçe ile memnuniyetsizliğinizi bildirin, seneye aynı yollardan geçerken karşısına çıksın.
    Görkem'e de bizim yerimize koccaman sarıl Ülkücüm...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Milli Eğitimde bu konuda çok duyarsız biliyomusun ben en iyisi bimera yazayım diyorum. Bimer kaydı da ilçe milli eğitime düşüyor başbakanlıktan yönlendirildiği için mecburen ilgilenmek zorunda kalıyorlar o zaman...
      Sarıldım Filiz teyzesi sımsıkı hem de içinde bir yerde kırıklar kalsa da şimdilerde çok dile getirmiyor kuzum..

      Sil
  5. İlköğretimdeki İngilizce öğretmenleri genellikle sorun oluyor. Çünkü henüz ilkokula İngilizce dersi koyulalı 3 sene oldu. Öncesinde yoktu. Dolayısıyla bu öğretmenler pedagojilerini orta öğretim üzerine aldılar. Ve ilkokul öğrencilerine hitap edemiyorlar. Ben de çok sorun yaşadım bu konuda. Otorite sağlayamadıkları için sertleşiyorlar. Umarım seneye yine çok seveceği bir öğretmeni olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da var tabi ilköğretime adapte olamıyorlar ama olmak zorundalar bu suratsızlık kabul edilebilir bişey değil. İnşallah daha iyileri ile karşılaşır inşallah...

      Sil
  6. Son zamanlarda bu tarz öğretmenler o kadar çok çoğaldı ki :/
    Çocuk dibinde melun melun bakıyor, onanmak istiyor ne biliyim sadece saçının okşanmasını, tebrik edilmeyi teşvik edilmeyi... Odun gibi bakıyor sadece... Bu sadece küçük bir örnek...
    Allah çocuklarımızı vicdan ve sevgiden yoksun insanlarla karşılaştırmasın. En büyük duam bu...

    YanıtlaSil
  7. Böyle insanlar öğretmen olmamalı bence çünkü öğretmenler, özellikle ilkokulda çok önemli. Çocuk ailesinden sonra en çok onu görüyor ve haliyle davranışlarından etkileniyor. Böyle öğretmenlerin bir nedeni de bence, eğitim fakültelerinin puanlarının yüksek olmaması. Puanım buraya tutuyor, bari öğretmen olayım diye eğitim fakültesi yazan çok fazla kişi olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  8. Güzel bir söz vardır,iyi bir okuldan önce iyi bir öğretmene denk gelir inşallah''diye.(Olmasa da ben uydurmuş olayım).Gerçekten de öyle.Bir çocuğun okuldan önce iyi bir öğretmene ihtiyacı vardır...Böyle Sevgi(siz)öğretmenler eksik kalsın...

    YanıtlaSil
  9. Bence öğretmeni görme şansın varsa hala gör Ülkü. Söyleyeceklerini de söyle.(Bunları belki Görkem'e anlatmazsın ama kendi için rahatlar )

    YanıtlaSil
  10. okurken ben bile sinirlendim; çok çok üzüldüm. neden? halbu ki cocuklar o kadar azla yetinirler ki, küçük bir gülümsemeyle nasıl da mutlu olurlar. bunu yapmak neden bu kadar zor :-(((( cok üzüldüm, ama siz kendinizi suçlamayın, çünkü hayatları boyunca böyle kişilerle karşılaşacaklar çocuklarımız ve biz yollarının üstündeki tüm taşları temizleyemeyiz.

    YanıtlaSil
  11. Küçük bir çocuğun umudunu kırmak bu kadar kolay. Herkes eğitimci olmamalı gerçekten. Görkem öğretmene söylediği cümle ile benden 100 puan aldı. gerisi boş.
    Umarım bu sene ona İngilizceyi tekrardan sevdirecek bir öğretmeni olur.

    YanıtlaSil

Okuduysanız ve yorum bırakırsanız sevinirim :)