Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

19 Ağustos 2016 Cuma

Kedi/Köpek Isırmalarında Yapılması Gerekenler

Çocukken hangimiz yolda gördüğümüz şirin tatlı kedileri köpekleri sevmedik ki. Bunu yapmayan yok denecek kadar azdır belki de. Peki hiç düşündük mü? Ya köpek bizi ısırırsa ya da kedi bizi tırmalarsa diye. Şahsen benim hiç aklıma gelmemiştir. Aslında ne büyük cesaret sokakta gördüğümüz her hayvana dokunmak, onu sevmek... Sokak hayvanları aşısız oldukları için pek çok bakteri, parazit ve virüsü barındırabilirler. 

Hayvan ısırıklarında en önemli ve en tehlikeli olan durum kuduz bulaşma riskidir. Bildiğiniz gibi kuduz virüsü hayvanın tükürüğünde bulunmakta, ve ısırık ile başka bir kişiye geçmektedir. Özellikle hayvanların ansızın beklenmedik ısırmalarında bu risk çok daha fazladır. 

Ev hayvanlarında ise kuduz riski az gibi görünse de, yarasa ya da benzeri vahşi hayvanların bulaştırmış olma olasılığı da unutulmamalıdır. Hayvandan hayvana bulaşan virüs sonra da bizlere bulaşabilir ve biz bunun farkında bile olmayabiliriz. Bu yüzden ısıran hayvan muhakkak bir veteriner tarafından değerlendirilmeli, aşısı yoksa gözlem altında tutulmalıdır. 

Isırılmalara karşı yapılması gereken ilk müdahale şu şekilde olmalıdır: 
* Isırılan bölge bol sabunlu suyla 5 dakika süreyle yıkanarak, temizlenmeli,

* Salyanın yarayla temas etmemesine dikkat edilmeli,

* Kuru ve temiz bir bezle örtülerek, o bölgenin hareket etmemesi sağlanmalı,

* Yara kanamaya devam ediyorsa, temiz bir bez yardımıyla baskı uygulayarak kanın durması sağlanmalı,

* Tıbbi yardım için hemen bir hastaneye başvurulmalı,

* İmmunoglobulin serumu yapılmalı, bağışıklığı güçlendirmek için (Bunu yapmazlarsa mutlaka hatırlatın)

* Tetanoz ve kuduz aşısını yaptırmalı, 

Kuduz hastalığına karşı mutlaka aşı yaptırılmalı, bu durum ihmal edilmemelidir. 2 ile 10 gün arasında kuduz kendini belli ettiği için hastalığın ilerlemesi durumunda ölümle sonuçlanması kaçınılmazdır.

Ebeveynler olarak, çocuklarımıza hayvan sevgisini aşılamanın yanında hayvan ısırma ve tırmalanmarına karşı onları bilgilendirmeli, sokak hayvanlarından uzak durmaları konusunda uyarmalıyız. Çocuklar belki iğneden korktukları için hayvan tarafından ısırıldığını veya tırmalandığını bizden saklayabilir. Bu konuda da onlara ayrıntılı bir şekilde bilgi vermeli ve anne - babadan asla hiç bir konunun saklanmayacağını bir kez daha hatırlatarak, bizlerle her konuyu rahatlıkla paylaşmalarını sağlamalıyız. 

Sevgilerimle, herkese mutlu hafta sonları....





Kaynaklar: 
Veteriner fakültesi 5. sınıf öğrencisi sevgili yiğenim Hüseyin :)
http://www.nkfu.com
http://www.ipuclarim.com
http://www.genelsaglikbilgileri.com
Devamını Oku »

12 Ağustos 2016 Cuma

Dev Şeftali - Roald Dahl


Dev Şeftali o kadar uzun süredir aklımdaydı ki sürekli zihnimi meşgul edip, her seferinde kitaplıktan bana göz kırpıyordu. Sevgili Esra bana tavsiye edeli nerdeyse bir yıl oluyor. Aslında bir kitabın kafada takılı kalması da iyi değil zavallı uzun süreli belleğimi meşgul ediyor :)) Özellikle son zamanlarda belleğimin hafızası hata veriyor. Sık sık unutup, çokça sesli konuşuyorum. Her ne kadar çevremdekiler bunun yaşlılık belirtileri olduğunu söyleseler de o kadar da olmadığımı beyan eder, meraklısı için yolun yarısını minicik geçtiğimi söyleyeyim yeter ;)
Roald Dahl'ın kitaplarının en sevdiğim özelliğinden bir tanesi de kahramanları yukarıdaki gibi tanıtıp, çocukların hafızasında daha kalıcı olması için somutlaştırması. Görkem'in de heyecanla açtığı ilk sayfa karakterlerin tanıtıldığı bu sayfa oluyor. Roald amcayla keşke çocukluğumda tanışma fırsatım olsaydı....

Gelelim baş kahramanımıza; 4 yaşına kadar musmutlu bir yaşam süren James'in hayatı hayvanat bahçesinden kaçan gergedanın onun anne babasını yutmasıyla start alıyor. Zavallı James'in teyzelerinden başka hiç bir akrabası olmayınca mecburen onlarla yaşamaya başlar. Buraya kadar nerdeyse bizim kül kedisi masalına benziyor :) Allah'tan James'in anne-babasının ölümü uzun uzadıya anlatılmıyor. Zira çocukları olumsuz etkileyebilecek cinsten bir son... 

Sünger teyze ve Diken teyze çitle çevrili döküntü bir evde yaşamaktadır. Kötü kalpli teyzeleri zavallı çocuğun ne bahçeden dışarı çıkmasını ne de yaşıtlarıyla görüşmesine izin veriyor. Üstüne bir de teyzelerinin verdiği işleri yapmazsa bodruma kapatılıp, dayak yiyor. 

James bu şekilde 3 yıl teyzeleriyle birlikte yaşar. Günlerden bir gün deniz kenarına inmek için izin isteyen James tuhaf görünümlü bir adama rastlar. Adam, çocuğa taşa benzeyen büyülü yeşil şeyleri elinden kaçırmadan verdiği tarifi uygulamasını söyler. James, heyecandan elindeki büyülü şeyleri şeftali ağacının dibine düşürür. 
Dev gibi büyüyen şeftaliyi bilet karşılığı sergileyen teyzeleri çok para kazanmaya başlar. Şeftalinin etrafını temizlerken girebileceği büyüklükteki kapıyı farkeder. İçeride çekirge, kırkayak, örümcek, ipek böceği, solucan, ateş böceği ve gelin böceğinin onu beklediğini görür. Kısa süren bir şaşkınlık yaşadık sonra dev şeftali ile yolculukları başlar.

İşte esas macera da bundan sonra başlar. İpek böceği ve örümceğin ip üreterek martıların tutunmasını akıl eden James, bütün böcek karakterlerin kendi özelliklerini kullanarak ona yardım etmesini sağlar. Belki de bir çok çocuğun korktuğu ya da önemsiz gördüğü böceklerin doğadaki görevleri eğlenceli bir şekilde anlatılırken aynı zamanda öğretici oluyor. En sevdiğim bölümlerden bir tanesi karakterlerin görevlerinin anlatıldığı bu bölüm...

Bi ara dev şeftalinin içinde olduğumu düşündüm. Kocaman bir şeftali mis gibi bir koku ve bitmeyen bir lezzet, üstelik masrafsızca dünyanın diğer  ucuna gidiş, harika olmaz mıydı? :))

163 sayfadan oluşan Dev Şeftali 8-9 yaş çocuğu için uygun. Yazıların yanındaki resimlendirmeler küçük yaş grubu için kitabı daha anlaşılır hale getiriyor. Soyut işlemler dönemine geçmemiş çocukların okuması için de yardımcı nitelikte....

Kısacası Roald amcanın her kitabını beğendiğim gibi buna da bayıldım. Hem çocuklarınız için hem de içinizdeki çocuk için okuyun derim ; )

Herkese mutlu hafta sonları diler, ben kaçarım...
Devamını Oku »

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Bebeklerde Göbek Fıtığı

çocuklarda göbek fıtığına ile ilgili görsel sonucu
Bebeklerdeki göbek fıtığı, bebek ağladığında, öksürdüğünde ve gerindiği zaman göbek deliği çevresinden dışarı doğru şişen yumuşak çıkıntı bir dokudur. Doğumdan önce tüm bebeklerin kan damarlarının göbek kordonuna ulaşmak için geçtiği bir delik vardır. Bazı durumlarda bu delik doğumdan sonra tamamen kapanmaz. Sorun göbek çevresindeki halkayı bir araya getirememekten doğmaktadır. Buradaki çıkıntıya sebep olan durum az bir miktar bağırsağın göbek deliğinden dışarı kaymasıdır. Aman telaş etmeyin öyle bağırsağın çıkması falan diye anlatınca çok ciddi bir rahatsızlıkmış gibi algılanmasın. Uzmanlar diğer fıtıklara göre tehlikesi en az fıtığın göbek fıtığı olduğunu belirtiyor. 
bebeklerde göbek fıtığı ile ilgili görsel sonucu
Ben de göbek fıtığı ile ilk kez Onur 2 aylıkken tanıştım. Göbeği normal bir şekilde düşmüştü. Göbek yarası kapanmıştı. Öyle çok ağlayan bir bebek de değildi. Ama ağlamayan bebek olur mu? Çok ağlayasının tuttuğu bir günün ardından bir de baktım göbeğinden pırt diye bişey pörtlemiş. Aynı yukarıda ilk resimdeki gibi... Telaşlandım tabi. İnternette çok mühim bişey olmadığı belirtiliyor, lakin pinpirikli ben bu bilgi ile yetinmek istemedim. Sağlık ocağına gidip, aile hekiminin madeni parayı göbeğine bağla geçer demesiyle biraz sakinleştim. Parayı yıkadım, kaynattım, bağladım göbüşüne...2-3 gün geçti paranın rengi göbüşünü morartmış. Yaptığım bu işlemin ona acı verip vermediğini de bilemeyince, doğruuu çocuk cerrahının yolunu tuttum. 

Cerrah, para koymaya falan gerek yok dedi. Bir yandan dışarı çıkan göbeği parmağıyla içeri doğru iterken diğer eliyle de göbek deliğini çaprazlayacak şekilde flaster bez bant yardımıyla bantladı. Çapraz şekilde bant yapıştırdı yani. Banyodan banyoya bu şekilde bantlayın geçer dedi. 1 yaşına kadar geçmezse 5 yaşında ameliyat etmemiz gerekir dedi. neden olduğunu sormasam olmazdı tabi. Çok ağlamanın yanında genetik faktörlerin de etkili olduğu soyağacında göbek kasları zayıf bir vaka varsa onun etkili olduğunu söyledi. Biz de ya nasip diyerek o günden sonra banyodan banyoya bandını değiştirdik. 2-3 hafta kadar bantladık. Baktık bant cildini tahriş ediyor komple çıkardık. Çünkü doktor bu şekilde yapılmasa da kendiliğinden geçebileceğini söylemişti. Biz sadece iyileşmesini hızlandırdık. Şükürler olsun ki 2-3 ay içerinde tamamen iyileşti. 
İçimiz rahat etsin ille biz o göbek fıtığını içeri sokalım tedaviye yardımcı olalım derseniz. Yine bir doktora danışarak, medikallerde satılan göbek bağlarından edinebilirsiniz. 

Ha tabi birde sizin bebeğinizde;
-Fıtık içeri itildiğinde içeri girmiyorsa,
-Fıtık aniden büyümeye başladıysa,
-O bölgesi hassaslaşırsa,
-Ağlayınca fırlıyorsa, 
-Bebekte kusmaya neden oluyorsa muhakkak bir uzman doktora başvurmakta fayda var.

Keşke çocuklar hiç hastalanmasa, ağlamasa, üzülmese, hep gülse, hayat daha güzel olmaz mı?
Devamını Oku »

4 Ağustos 2016 Perşembe

Onur'un da Bir Tuvalet Eğitimi Anısı Olmalı :)

Resim Emine öğretmenimizden
Çocuğu 2,5-3 yaşına gelmiş her annenin bir tuvalet eğitimi anısı var. Değil mi ama? Ne yani benim olmasın mı? Bir uzman yaklaşımıyla anlatıp şöyle yaptım böyle yaptım. Aman da çocuğum çok akıllı çok çabuk alıştık diye ben anlatmayayım mı? Sessiz sedasız bir köşede oturup, çocuğumun tuvalet eğitimini tamamlamasını bekledim anlayacağınız :)) 

Bu meseleden belki de 2-3 yazıda bahsettim. Aaa bir tanesi tam da şurada bir başkası da burada bulunuyor. Biraz mükemmelliyetçi bir yapım var. Bu durumdan bende şikayetçiyim ama yapıcak bişey yok huy işte. Onur'un tuvalet eğitimi yaşı geldikçe, bakıcıların işi bırakası tuttu. Tam bakıcıya alıştı hah şimdi tuvalet eğitimine başlayayım dediğim anda bakıcı işi bıraktı. Yazık çocuk bazen bezini bile değiştirtmedi yeni bakıcılarına... Kendi kendime vay efendim çocuğun vakti geldi. Eee kocaman çocuk oldu hala bez mi değiştiriyorsun diyenler vardı tabi... Hooşşş onları kim takar... Çevredekilere bakacak olursanız herşeyin en iyisini onlar bilir ve yaparlar. Herkes kendi doğrusuna göre çocuk yetiştiriyorsa ben de bu işi artık zamana bırakmaya karar vermiştim. 

Bundan iki ay önce bakıcı ani bir kararlar işi bırakınca, artık kapris çekmekten bezen bendeniz bildiğiniz üzere Onur'u kreşe vermiştim. Allah kimseyi aldığı kararından utandırmasın. İyiki de vermişim. Emine öğretmen, her çocuğun okulla ilk tanışmasında ihtiyaç duyacağı tarzdan bir eğitimci, oldukça sevecen, hoşgörülü, pozitif, enerjisi yüksek ve fazlasıyla sabırlı :)) Birbirlerine alışma sürecini tamamladıktan sonra ramazan bayramı dönüşü tuvalet eğitimine başlamaya karar vermişler öğretmeniyle, aralarında anlaşmışlar. Çocuklar öğretmenlerini dinlediği kadar annelerini de dinleseler ne iyi olurdu değil mi? 

Tuvalet eğitimi yaşı geçti diye üzülmemin ne kadar yersiz olduğunu o iki hafta içinde öğrendim. Rahat rahat konuşup, cümleler kuran çocukla bu iş daha kolaymış. Onur yapı itibariyle biraz dik/ters bir çocuk, iki hafta boyunca tek tük kaçırmalar oldu. Hatta kakayı da aynı şekilde 4-5 defa kaçırıp, iç çamaşırını çöpe atmışlığımız var. İstese altına kaçırmayacağından emin olduğum için ona tatile gideceğimiz otelin fotoğrafını gösterdim. Miniklerin havuzundaki kaydıraklar aklını başından alınca, Onur'un kafasında yanan ampülü görür gibi oldum :)) Çişini ve kakanı tuvalete yapmazsan seni buraya almazlar, havuzlarını kirletirsin çünkü deyince o günden sonra biz bu işi çözdük. Maşallah maşallah diyeyim. Geç oldu ama neyseki güç olmadı ;) Bir çırpıda çiş+kaka hem gündüz hem gece tuvalet eğitimini tamamladık. Ülkü yapım gururla sunar :)))

Hoşgörü, sabır ve sevgi,  yüreğinizden eksik olmasın... 
Devamını Oku »