Çocuklu Hayat

Çocuklu Hayat

29 Temmuz 2016 Cuma

Çocuklara Yaşam Becerilerini Öğretmek Gerekir

Çocuklarda en iyi öğrenme şekli yaşayarak öğrenmedir. En çok zamanı ailesi ile geçirdiği için ve model olarak ebeveynlerini örnek alan çocuklarımızın her zaman yanında olamayacağımız için çeşitli yaşam becerilerini öğretmek gerekir. Öğrendikleri yaşam becerileri onların hayatta karşılaşacakları pek çok zor durumla başa çıkabilmesini ve bu durumlara dayanmasını sağlayarak onlara yardımcı olacaktır. 
İşte onlara yardımcı olacak bazı basit ama önemli becerileri maddelendirecek olursak; 

1- Yemek Yapma : 
Küçük yaşlardan itibaren her iki cins de yemek, pasta, börek işlerine meraklıdır. Yardım etmek için can atarlar. İlk etapta zor gelen yemek yapma işine zaman içinde alışırlar. Bu iş artık onlara keyif verir ve pratiklik kazandırır. Özellikle erkek çocuklarının anne-baba yanından ayrılıp üniversiteye gittikleri dönemde sudan çıkmış balığa dönmemeleri için yemek yapmayı öğrenmeleri gerekir. Bu öğrenme zaman içerisinde beceri kazanarak gerçekleşecektir. 
2- Doğada Hayatta Kalma :
Aslında en güzeli doğada hayatta kalma kamplarına katılmak. Çünkü bu kamplarda barınak yapmak, kamp ateşinde yemek pişirmek ve zorlu arazide güvenli bir şekilde hareket etmek gibi beceriler edinirler. Bu becerileri geliştirmek çocuğumuzun kendine güven ve bağımsızlık duygusunu besler. Günümüz şehirleşmiş yaşamından ve çalışma hayatından uzaklaşmak zor geliyor olacak ki, çocuklarımızı doğadan koparıyoruz. Bu tür kamplara katılma fırsatımız yoksa çocuklarımızla birlikte orman gezileri, doğa yürüyüşleri yapabilir, bu yürüyüşler sırasında doğadaki yaşama dikkat çekerek, canlıları inceleyebiliriz. Örneğin kesilmiş bir ağacın yaşını üzerinde bulunan halkaları sayarak, her bir halkanın bir yıla denk geldiğini öğretebiliriz. Doğayla ilgili bu bilgi onları çok heyecanlandırıyor. Görkem, bunu ilk öğrendiği sıralar her gördüğü kütüğün çizgilerini sayıp, yaşını hesaplıyordu :)
3- Bahçe Bakımı : 
Bu beceri çocuklara doğayı sevmeyi ve ona saygı duymayı aynı zamanda kendilerine yetebilmeyi öğretir. Bahçemize ya da balkonumuzda saksıya diktiğimiz fidanın bakımını onlarla birlikte yapıp, hatta bir fidanın bakımını sadece onun sorumluluğuna verebiliriz. Bitkilerin hava durumundan nasıl etkilendiğini, tohumların çimlenmesini ya da bitkilerin böceklenmesi, çiçek açmaması, dalının kırılması gibi sorunlarla nasıl başa çıkabileceğini öğretebiliriz. 

4- Yüzme : 
Çocuklarımızın yüzmeyi öğrenmesi için illede deniz kenarında bir yerde yaşamamız şart değil. Artık neredeyse her ilde yüzme havuzları mevcut ve yüzme kursları da var. Her çocuğun kendisini özgür hissetmesi için yüzme bilmesi gerekir. Yüzme bilen birisi sadece kendisini değil, başkalarını da kurtarabilir. 
5- İlk Yardım :
Çocuklar oyun oynarken sık sık yaralandıkları için basit bir kaç ilk yardım becerisinin öğretilmesinde fayda var. Örneğin yaranın öncelikle temizlenmesi ardından temiz bir bezle kapatılması gerektğini, kanı durmayan bir bölgenin üzerine temiz bir bezle sıkıca bastırılması gerektiğini, burnu kanayan birisinin başını arkaya yaslaması gibi basit birkaç bilginin hem onlara hem de çevrelerindeki insanlara faydalı olacağını onlara aktarmamız gerekir. 

6- Para İdaresi : 
Günümüz afacanları daha küçük yaşlardan itibaren nasıl ki para harcamayı öğrenebiliyorlarsa, parayı idare etmeyi de rahatlıkla öğrenebilirler. Paranın değerini ve ileride kullanılmak üzere biriktirileceğini öğretelim. Ellerindeki paranın ne kadarının harcanıp ne kadarının biriktirileceği konusunda rehberlik edelim. Maddi durumumuz ne olursa olsun çocuklarınıza fazla fazla verip doyumsuz bireyler yetiştirmeyelim. İlkokula başlayınca harçlık kavramı ile tanışıyorlar. İşte o zamanda harçlığının nasıl ve ne zaman mesela öğle yemeğine yakın zamanda yiyecek alıp yenilmemesi gerektiğini, paranın tamamını harcamadan cebinde durması gerektiğini, ihtiyaç halinde kullanabileceğini aktarmak gerekiyor. Para harcarken istek mi? İhtiyaç mı? diye kendilerini sorgulamalarına yardımcı olarak, biriktirdiği harçlıkları kumbarasına atıp birikim yapmasını sağlayabiliriz. 
7- Basit Tamiratlar : 
Çocuklar evde çalışan aletlerin içini hep merak ederler. Onların bu merakını bir şeyler öğrenmelerini sağlayacak şekilde teşvik ederek giderebiliriz. Tamirat işleri için öncelikle güvenlik önlemlerini alarak, bu konuya dikkat çekmeliyiz. Tıkalı bir lavaboyu açmayı, doğalgaz ve su vanasını kapatmayı, bozulan oyuncakların tamir edilerek kullanılır hale gelebildiğini öğretebiliriz. 


8- Çamaşır Yıkama : 
Çamaşırları sadece kirletme yükümlü olmadıklarını, temizleme, asma ve ütüleme aşamalarına dikkat çekerek, örneğin kendi çamaşırlarındaki lekeleri çıkarmak için bulaşık deterjanıyla çitilenmesi gerektiğini ve çitileme işlemini öğretebiliriz. Lekelerin çıktığını görmek onlara keyif verecektir. Asarken de ince kıyafetlerin daha çabuk kuruyacağı kalın kıyafetlerin daha aralıklı serilmesi gerektiğini aksi takdirde kurumanın gecikeceği gibi basit bilgileri öğretebiliriz. 

9- Kendini Savunma : 
Hayatın hoş olmayan sürprizlerine karşı her zaman çocuğumuzun yanında olup onu korumamız mümkün olmadığından boks, karate gibi savunma sporlarına yönlendirmek, onları sadece gelebilecek ani saldırılardan korumakla kalmayacak aynı zamanda zihinsel odaklanmasını da geliştirecek, bunun yanında beden terbiyesini öğrenecektir. Görkem karatede turuncu kuşağa kadar geldi yaz tatili ile birlikte bıraktı. Aslında severek başlamıştı ama şu an devam etmek istemiyormuş. Kışa yeniden başlayacakmış. Bu tür kararları alma da çocuklarımızın görüşlerini mutlaka önemsemeliyiz. Kendilerini değerli bir birey olarak hissetmelerinin karakter gelişimine olumlu etkileri olduğunu unutmayalım ;)
10- Zaman Yönetimi : 
Günü belirli zaman dilimlerine bölerek, verimli kullanması yönünde zaman yönetimini öğretebiliriz. Okuldan geldikten sonra ki yapacaklarını bir yere not edelim. Kitap okumak, su doku çözmek, ödevleri yapmak, ingilizce kelime ezberlemek, soru çözmek, dinlenme, televizyon seyretme, atıştırmalık bişeyler yemek gibi... Ona güvenerek zaman dilimlerini kendisinin ayarlamasını sağlayalım. Onu kontrol etmek için sizin de zamana ihtiyacınız olacak. Evet bu özellikle de çalışan anne için zor olsa da çocukların zamanı verimli kullanabilmesini öğretmek için gerekli. 2-3 ay sonra düzene girdiğini göreceksiniz. Bu hem sizi hem de onu rahatlatacak aynı zamanda da sorumluluk duygusu geliştirecek, kendine güveni artacaktır. 

Genel olarak öğretilecek bilgiler basit ama önemli ve her bireyin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli. Ruhen sağlıklı ve sağlam karakterli çocuk yetiştirmek bir sanattır. Bu sanat dalında başarılı olabilmek umuduyla herkese iyi hafta sonları...
Devamını Oku »

21 Temmuz 2016 Perşembe

Yeşil Deniz Kabuğu - Sarah Jio

Her seferinde söylüyorum ama ben bu kadının kitaplarını seviyorum. Bir çırpıda bitiyor, her zaman sıcacık bir hikayesi olan Jio'nun kitapları sıcacık içini ısıtan cinsten... Diğer kitaplarında işlediği konulara ek olarak bu kitabında vefayı derinden işlemiş, hiç beklemediğiniz bir yola çıkarıyor yine Sarah Jio...

Kailey bir gazetede yazarlık yapmaktadır. Daha çok sosyal konularda yazan Kailey, Seeatle'daki evsizlere yoğunluk vermiştir. Ryan yakışıklı ve başarılı bir şirket yöneticisi, Kailey'i ile nişanlıdırlar. Ryan Kailey'i deliler gibi sevmektedir. Evlilik hazırlıkları yapıp, gün saydıkları bir günün akşamında ünlü bir restorantın çıkışında Kailey'in dikkatini bir evsiz çeker. Onun için restorandan yiyecek bişeyler ister. Tam da o sırada evsizle göz göze geldiği an onu bakışlarından tanımıştır. Yıllar evvel deliler gibi sevdiği hayatını adadığı Cade'den başkası değildir. Kailey ile dolu dizgin bir aşk yaşarken, haber vermeden ortadan kaybolan Cade'i yıllar sonra bu şekilde görmek oldukça şaşırtıcı olmuştur. Esas bundan sonra ne yapacaktı? Ryan'ı seviyordu ama kalbinin derinliklerindeki Cade'i de unutamamıştır. Ryan'la evlenip hayatına kaldığı yerden devam mı edecekti? Yoksa Cade'i sokaklarda arayıp bulup, neden gittiğini ve neden bu halde olduğunun sebeplerini mi araştıracaktı? İki duygu arasında kalan Kailey'nin sevgiden öte büyük bir vefa ile çıktığı yolda karşılaştığı sürprizler, Ryan ile ilişkisini nasıl etkileyecektir?

Yine soluksuz okuyacağınız ve yine finaliyle kalbinizin derinliklerine dokunacak sımsıcak hikayesi olan yoğun duygulu bir Sarah Jio kitabı daha. Öyle uzun uzun anlatmak isterdim sizlere lakin her bir konu diğerine bağlı. Konuya başlasam arkası gelecek ve tüm düğümler çözülüp, ağır derecede spoiler içerecek :)

Okumak isteyenlere, Jio severlere duyurulur, keyif alacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Şimdiden keyifli okumalar dilerim...

*Ha bu arada vefa sadece İstanbul'da bir bozacının adı değildir! Allah vefalı insanlarla karşılaştırsın...
Devamını Oku »

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Bir Darbe Girişiminin Ardından...

Cuma gecesi çocukları uyuturken, eşim darbe oldu deyince ilk önce şaka olduğunu düşündüm. Hangi devirdeydik ne darbesiydi? İlk etapta inanmadım yerimden kalkmadım bile. Sonra televizyonun sesi yükseldi. İnanmak istemesem de darbe girişimi vardı. Sinirlerim bozuldu, ağlamaya başladım. Aklımdan hiç bişey geçiremedim, düşüncesizliği yaşadım adeta. Sonrasında ilk aklına gelen çocukları oluyor insanın. O kadar masum uyuyorlardı ki hiç bişeyden habersiz yine göz yaşlarıma engel olamadım. O gece her Türk vatandaşı gibi gözümüz televizyonda kulağımız dışarıdaki ezan, sela ve Allah-u Ekber seslerindeydi. Çaresizliği hiç bu kadar yakınımda hissetmemiştim. 

Ertesi gün yine akşama kadar haberleri izledim. Sosyal medyadan olan biteni takip ettim. Tüm olanlar yüreğimi param parça etti. Ülkemin düştüğü duruma, giden canlara, yaralılara, babası vatan haini olarak anılacak çocuklara ve bundan sonraki hayatlarına vatan hainin ailesi gözüyle bakılacak eşlere, analara, babalara, elleri kınalı 20 yaşındaki erlere üzüldüm.
Hepiniz izlemişsinizdir erlerin görüntülerini, "tatbikat var dediler, silahlarınızı alın, kamufulajlarınızı giyin" dediler giydik geldik diyordu. Kanunsuz emri uyguladıkları için suçlu buluyordu herkes. Peki hangi er komutanının verdiği emri sorgular? Hangi mehmete kanunsuz emre uymamanın bilgisi verilmişti? İçimi parçaladı mehmetlerin bu fotoğrafları. Daha geçenlerde şehitler ölmez diyorduk. Şimdi onları biz mi öldüreceğiz? Vatanı satmanın cezası neyse tüm rütbeli askerlere verilsin. Ama bu şaşkın suratla neler olduğunu anlamaya çalışan mehmedime onlara biçilen ceza verilmesin. Neden rütbeliler konuşamıyor neden biz satmadık diyemiyor çünkü yaptılar onlar hiç acımadan bu vatanı sattılar. Silahsız sivil halkı taradılar. Tanklarla insanları ortadan ikiye böldüler. Gözlerini kan bürümüş bunların? 
Bu darbe girişimine başka bir pencereden bakacak olursak, demek ki birlik beraberlik olmak bu kadar da zor değilmiş. Türkün, kürdün, alevinin, dadaşın, çerkezin, sağın, solun nasıl birleşebileceğini birleşince de nasıl bir güç doğacağını göstermiş olduk. Keşke Türkiye tarihine kara bir leke olarak kazınacak olan bu günü yaşamadan bunu gösterebilme fırsatımız olsaydı. Hayat bizler için kaldığı yerden aynı hızla devam ediyor. Ama hayatları acılar bezenmiş insanları düşünmeden de edemiyorum.Kısacası üzgünüm çok üzgünüm...
Bu darbe girişiminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet yakınlarına da sabırlar diliyorum. Allah bize bir daha böyle kötü günler yaşatmasın. Evlatlarımıza daha aydınlık bir gelecek bırakabilmek umuduyla, umut dolu yarınlar hayal ediyorum. 

Allah'a emanet olun... 
Devamını Oku »

14 Temmuz 2016 Perşembe

Şehitler ve Gaziler Müzesi


Bayram tatilinde öyle park bahçe gezerken yeni açılmış şehitler ve gaziler müzesi dikkatimi çekti. Aaa hadi girelim bi bakalım ne varmış dedim. Belediyenin açtığı 2 odadan oluşan küçük bir müze. İlk odada gazilerin çerçeveli resimleri var. Acaba gazilerin anılarının da yazıldığı bir köşe hazırlanabilirmiydi? Bence çok da hoş olurdu. Fotoğraflarının altında hangi savaşta gazilik ünvanını aldığı yazıyor sadece.
     
Düşünsenize bu sadece bir ilçenin Çanakkale şehitlerinin isimleri. Hep diyoruz ya bu vatan kolay kazanılmadı diye, onu hatırlamak için bile bu müzeye uğramak da fayda var. Ne yoksulluk, ne açlık yıldırmadı Türk askerini, kanlarıyla yıkadılar Çanakkale'yi. Kolay kazanılmadı bu vatan, 
bedelini canlarıyla ödedi yiğitler...
    
Az da olsa eski savaş fotoğrafları var. O zaman koşullarını bir nebzede olsa anlayabiliriz belki. Kıymetini bilmek lazım toprağımızın her bir parçasının....

Kadın erkek demeden tüyü bitmemiş yetimlerin eli silah tutan herkesin düşmanı püskürttüğü bu toprakları almayı kolay sanıyor bazıları. Güçleri yeter mi sandılar...

Diğer odada hem şehitlerin çerçeveli fotoğrafları hem de eşyaları sergileniyor. İçim cııızz etti çocuk eli çizilmiş asker mektubunu görünce. Hepimiz biliyoruz kundaktaki bebeğini bile görmeden şehit olan ana kuzularını, ama eski fotoğraflarını, ceplerinden çıkan mektuplarını, kişisel eşyalarını görmek derinden yaraladı bizi. Gözlerim dolu dolu oldu okuyamadım çoğu mektubu. Amcasına elini çizip göndermiş yiğeni, bak amcası bu kadar büyüdü yiğenin diyor mektupta :(

Formaları, künyeleri, asker mektupları, hasret kokan sözcükleri kalmış geriye. Üstün hizmet belgeleri, atış talimlerinde birincilik belgeleri, ceplerindeki üç beş kuruşları...

Her gün aldığımız şehit haberleriyle yüreğimiz kanıyor, ama ateş en çok da düştüğü yeri yakıyor. Analar, babalar, kardeşler, yetim kalmış evlatlar, yarine doyamamış eşler hakkınızı helal edin bize. Bizler bu vatana canlarını veren insanlar sayesinde güven içinde yaşayabiliyoruz.
Boğazıma düğümlenen o duygunun adı neydi biliyormusunuz? Şu an ülkemin içinde bulunduğu kaos, hergün almaya alıştırıldığımız şehit haberleri, şehrin göbeğinde patlayan bombalar...
Siz rahat uyuyun şehidim diyemedim. Biz çok rahatız diyemedim. Diken üstündeyiz hiç diyemedim. 
Hakkınızı helal edin diyerek çıkabildim... 
Tüm şehitlerimize bir Fatiha okuyup ruhlarına hediye edelim lütfen...

"Ne Mutlu Türküm Diyene"
Devamını Oku »

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bir Bayram Tatili Yazısı da Benden Olsun

3 yıl önce / 3 yıl sonra yine bir bayramda aynı yerde :)
Efenim nerdeyse 15 gün olmuş görüşmeyeli. Bayram tatili hepimize iyi geldi sanırım. Ne iyi oldu bol bol kitap okuyup, dinlendim. Keşke bütün milli, dini artık ne kadar bayram varsa hepsinin tatili böyle uzun olsa. Daha az çalışıp daha çok gezsek hayat daha güzel olmaz mı? İnsanlar daha mutlu ve pozitif olmaz mı? 









Bayramda eşimin memleketindeydik. Bir elin parmağını geçmeyecek kadar olan akrabaları gezdikten sonra kendimizi parklara, bahçelere vurduk :) Gezme olur da fotoğraf olmaz mı? Bol bol fotoğraf çektik. Sıcaklığın fazla olduğu saatlerde gölgeden başımızı dahi çıkarmadık. En son ne zaman bu şekilde yata yata bi tatil yaptığımı hatırlamadığıma göre epey olmuş tatillerin hakkını vermeyeli ;)
     
Burası Ereğli/Konya'da bulunan İvriz Çayı. Aslında çok güzel bir yer çelik gibi suyu, yüksek olduğu için de tertemiz havası var-mışş eskiden yani. Böyle turistik bi yerde mangal yakılmasına izin verilmesini esefle kınadım. İğne atsan yere düşmeyecek kadar çok kalabalıktı. Yazık ama yaa dumandan göz gözü görmüyordu. Karbonmonoksit gazından zehirlenicem sandım bi ara. 
     
Bu da eşekle de çekeyim çocum seni pozu : )
Yukarıdaki güzelim manzaranın nasıl duman içerisinde olduğu çok net görülüyor zaten.

      

Efenim şu iki yakışıklının arkasında duran da "İvriz Kaya Kabartması". Hitit Krallık çağı (M.Ö. 1180-700) dönemi kabartması olan anıt İvriz Çayı'nın kenarında bulunan bir kaya kütlesinin ön yüzüne M.Ö. 800 yıllarında Tuwana krallarından Warpalavas tarafından yaptırılmış. Aramileşmiş Geç Hitit sanatının en önemli yapıtlarından olan anıt 4.20x4.20 ölçülerinde olup, aynı zamanda Arami, Asur ve Frig etkilerinin görüldüğü Tuwana Krallığı'ndan günümüze gelebilmiş önemli bir eser. 
Anıtta, Fırtına Tanrısı Tarhundas ile bölgenin kralı Warpalavas tasvir edilmiş. Krala göre daha büyük ölçülerde tasvir edilen Tarhundas, ellerinde başaklar ve üzüm salkımı tutmakta, böylece Tarhundas'ın aynı zamanda bolluk ve bereket tanrısı olduğu da anlaşılmaktadır. Tanrının karşısındaki kral ise daha küçük ve dua eder durumda tasvir edilmiş. 

Kabartmada, "Ben hakim ve kahraman Tuwana kralı Warpalavas. Sarayda bir prensken, bu asmaları diktim. Tanrı Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin" cümleleri yer almaktadır.
Bir de şehitler ve gaziler müzesini gezdik. Konu çok uzayıp, başka duygulara yerini bırakacağından onunla ilgili yazıyı başka bir güne erteliyorum.
Yüreğinizin hep sevgi ve kardeşlik duygularıyla beslenmesi dileğimle hoşçakalın... 
Devamını Oku »